Yasaklanmış (Memnu) Hakların Geri Verilmesi
Türk hukuk sisteminde, yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumu, hükümlülerin topluma yeniden kazandırılması amacıyla önemli bir rol oynuyor. Peki, bu haklar nasıl geri veriliyor? Hangi koşullar aranıyor? İşte bu soruların cevaplarını ve yasaklanmış hakların geri verilmesi sürecini detaylı bir şekilde ele alıyoruz.
Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi Nedir?
Yasaklanmış hakların geri verilmesi, bir suçtan dolayı mahkum olan kişilerin, cezalarını çektikten sonra belirli koşullar altında kaybettikleri haklarını geri alabilmelerini sağlayan hukuki bir düzenlemedir.
Yasaklanmış (memnu) hakların geri verilmesi kurumunun amacı, yitirilen hak ve ehliyetlerin, koşullarının gerçekleşmesi halinde iyi halli hükümlüye yargı yolu ile geri verilmesini sağlamaktır. Bu yasaklılık ister Türk Ceza Kanunu'ndan, isterse özel bir kanundan kaynaklansın, "kamu hizmetlerinden yasaklanma", "memuriyetten mahrumiyet", "seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma", "yasal kısıtlılık altında bulundurulma" gibi gerek bir mahkumiyetin doğal sonucu gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevî ehliyetsizliklerin yasak hakların geri verilmesi yoluyla bertaraf edilmesine hukukumuzda bir engel bulunmamaktadır.
Peki, bu haklar hangi durumlarda geri veriliyor?
Hangi Koşullar Aranıyor?
Yasaklanmış hakların geri verilmesi için bazı koşulların sağlanması gerekiyor. İşte bu koşullar:
- İşlenen suçun 5237 sayılı TCK’nın dışında genel ve özel ceza içeren kanunlara dayalı olarak verilmesi
- Cezanın İnfaz Edilmiş Olması: Mahkum olunan cezanın tamamen infaz edilmiş olması gerekiyor. Yani, hükümlü cezasını çekmiş olmalı.
- Üç Yıllık Süre: Cezanın infazının tamamlanmasından itibaren en az üç yıl geçmiş olmalı.
- İyi Hal: Hükümlünün bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğüne dair mahkemede bir kanaat oluşması gerekiyor.
Bu koşullar sağlandığında, hükümlü yasaklanmış haklarını geri alabilir. Ancak, bu süreç her zaman kolay olmayabilir.
5237 Sayılı TCK ve Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre, hapis cezasına mahkumiyet sonucu bazı haklar otomatik olarak yasaklanır. Ancak bu yasaklar süresiz değildir. Hapis cezasının infazı tamamlandığında, hak yoksunluğu da kendiliğinden ortadan kalkar. Peki, bu durumda yasaklanmış hakların geri verilmesi için ayrıca bir başvuruya gerek var mı?
5237 sayılı Türk Ceza Kanununda, belli bir suçu işlemekten dolayı cezaya mahkumiyetin sonucu olarak ömür boyu devam edecek bir hak yoksunluğuna yer verilmemiş ise de, Türk Ceza Kanunu dışında, halen yürürlükte bulunan kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı süresiz hak yoksunluklarının mevcudiyetini koruması nedeniyle yoksunluğun giderilebilmesi amacıyla yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilecektir. Burada hükümlünün mahkumiyetinin, mülga 765 sayılı ya da yürürlükteki 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu veya ceza öngören özel kanunlara dayanmasının bir önemi bulunmamaktadır.
5237 sayılı TCK'ya göre, hapis cezasının infazı tamamlandığında hak yoksunluğu otomatik olarak sona erer. Ancak, uygulamada hükümlülerin bu durumu resmi olarak tespit ettirmeleri, hak kayıplarını önlemek açısından faydalı olabilir. Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 20/11/2013 tarihli ve 2013/11492 esas, 2013/17318 karar sayılı ilâmı ve benzer ilâmlarda belirtildiği üzere, hükümlülük kararında açıkça belirtilmese dahi mahkûmiyetin doğal neticesi olarak yasaklanan hakların geri verilmesi talebinde bulunulabileceği açıkça belirtilmiştir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 09.03.2017 tarih ve 2016/3659 E. 2017/1056 K sayılı ilamında “5237 sayılı 53. maddesindeki düzenleme ve Adli Sicil Kanununun 10. maddesinin gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde TCK’nın 53. maddesindeki 5 ve 6. fıkralarındaki suçlar yönünden konulan istisna saklı kalmakla birlikte, ceza mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak yasaklanmış haklar, cezanın tamamen infazına kadar sürecektir. 5237 sayılı TCK’daki suçlar yönünden yasaklanmış hakların iadesine karar vermek zorunlu değildir. Ancak, uygulamada hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bir kısım hakların kullanılmasına sınırlama getirildiği bilindiğinden, bir tespit kararının verilmesi hak kayıplarına ve mağduriyete sebebiyet vermemesi açısından yararlı olacaktır. Hükümlüye 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Yasanın 5 ve TCK’nın 62. maddeleri gereğince verilen 6 yıl 3 ay hapis cezası 06.06.2015 tarihinde infaz edilmiş olduğundan, TCK’nın 53. maddesi gereğince hükümlünün cezasının infazından sonra hak yoksunluğunun bulunmadığının tespitine,” karar verilmesi gerektiğinden bagisle Yerel Mahkeme kararı bozulmuştur.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 25.11.2019 tarihli ve 2017/3396 E, 2019/5158 K sayılı ilamında ise “…hükümlü ...'ın, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5237 sayılı TCK'nin 314/2, 62, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve aynı kanunun 53. maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verildiği ve verilen bu kararın 04.06.2009 tarihinde kesinleştiği, hükümlünün infaz edilen hapis cezası ile ilgili olarak düzenlenen müddetnameye göre şartla tahliye tarihinin 01.02.2015, infazının tamamlanmış sayılacağı hak ederek tahliye tarihinin 24.08.2016 olarak belirlendiği, hükümlünün 27.12.2016 havale tarihli dilekçesiyle memnu haklarının iadesine karar verilmesini istediği ancak hükümlünün silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan almış olduğu hapis cezasının infazının tamamlanmış sayılacağı hak ederek tahliye tarihi olan 24.08.2016 tarihinden, talepte bulunduğu ve karar verildiği tarihe kadar 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 13/A. maddesinde öngörülen üç yıllık sürenin geçmemiş olduğu anlaşılmakla talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden,” bozma kararı verilmiştir.
Adli Sicil Kaydı ve Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi
Adli Sicil Kanunu'na göre, yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alındığında, adli sicil kaydı da belirli bir süre sonra silinebiliyor. Bu süre, yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla 15 yıl, karar alınmaksızın ise 30 yıl olarak belirlenmiştir. Peki, bu süreç hükümlüler için nasıl işliyor?
Örneğin, bir hükümlü cezasını çektikten sonra yasaklanmış haklarını geri almak için başvuruda bulunabilir. Mahkeme, hükümlünün iyi halini değerlendirerek bu talebi kabul edebilir. Bu durumda, adli sicil kaydı da belirli bir süre sonra silinecektir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 31.05.2021 tarihli ve 2020/12094 E, 2021/14896 K sayılı ilamında; “Mahkemesince hükümlünün mahkumiyet kararında yasaklanmış hak bulunmadığı gerekçesi ile memnu hakların iadesi talebinin kabul edilmediği anlaşılmakla, her ne kadar mahkumiyet kararında herhangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, hükümlü hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan cezasının infaz edildiği tarih olan 05.06.2013'den itibaren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde belirlenen 3 yıllık sürenin geçmiş olduğu anlaşılmakla, sanığın daha sonra yeni bir suç işleyip işlemediği araştırılarak; mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,” gerektiğinden bahisle bozma kaarrı vermiş, mahkumiyet kararında herhangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, hükümlü hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu konusuna değinmiştir.
Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi ve Memuriyet
Yasaklanmış hakların geri verilmesi, özellikle kamu görevine geri dönmek isteyen hükümlüler için büyük önem taşıyor. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48/A-5 maddesinde yer alan "Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak. " şeklindeki hüküm gereğince, memuriyete alınmadan önce yasaklanmış haklarının geri verilmesi kararını almak zorundadır. Danıştay 1. Dairesinin 13/03/2006 tarihli ve 2005/1290 esas, 2006/298 sayılı kararında da aynı tespit yapılmıştır.
Bu durum, hükümlülerin topluma yeniden kazandırılması açısından önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak, bu süreçte mahkemelerin iyi hal kriterini dikkate alması, hükümlülerin topluma uyum sağlamaları açısından büyük önem taşıyor.