UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇU ("BAŞKASINA VERME" VE "TEMİN ETME" "İKRAM" FİİLLERİ)
Türk Ceza Kanunu'nda yer alan suç tipleri, toplumsal düzenin ve bireylerin temel haklarının korunmasını amaçlar. Modern ceza hukuku sistemlerinde suç ve ceza dengesinin hassas bir şekilde sağlanması gerektiği, özellikle bireyin hak ve özgürlüklerini kısıtlayan normların ‘ölçülülük’, ‘orantılılık’ ve ‘kanunilik’ ilkeleri çerçevesinde uygulandığı kabul edilmektedir. Ancak pratikte suç ile etik/hukuk dışı davranışın ayrım çizgisi her zaman net değildir. Bu anlamda, TCK m. 188/3 çerçevesinde (özellikle uyuşturucu madde suçlarında) ‘bedelsiz verme’ yani halk arasında ‘ikram’ olarak bilinen davranışların suç oluşturup oluşturmadığına ilişkin tartışmalar, hem teoride hem uygulamada önemli bir yer tutar. Uygulamadaki en temel mesele, ikram niteliğindeki fiillerin hangi hallerde ceza sahasına girdiği, hangi hallerde ise suç vasfı kazanmayacağının tespitidir. Yargıtay kararlarının rehberliğinde bu sınırların belirlenmesi, hukuk güvenliğinin ve adaletin tesisi açısından hayati öneme sahiptir.
A. Suçun Koruduğu Hukuki Değer ve Maddi Konu
Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesinde düzenlenen "Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu", toplumsal yaşamın temelini oluşturan kamu sağlığı ve toplumun güvenliği hukuki değerlerini korumayı hedefler. Bu suç, maddi bir zararın oluşmasına gerek duyulmayan, salt tehlike suçu niteliğindedir. Cezalandırmanın temelini, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin yasa dışı dolaşımının toplum için yarattığı potansiyel tehlike oluşturur.
Suçun maddi konusunun, uyuşturucu veya uyarıcı madde niteliğinde olduğunun tespiti zorunludur. Bu tespit, öncelikle Adli Tıp Kurumu (ATK) raporları veya polis/jandarma kriminal laboratuvarları aracılığıyla gerçekleştirilen bilirkişi incelemesiyle yapılmalıdır. Maddeler, TCK'da sınırlayıcı şekilde sayılmamış olsa da, uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurma niteliği taşıması gerekmektedir. Bir maddenin suçun konusu olmaya elverişli olup olmadığı, ancak bu fenni incelemeler sonucunda kesinleşebilir.
B. Seçimlik Hareketli Suç Kavramı
TCK m. 188/3, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde yasadışı ticari döngüde yer alan eylemlerini cezalandırır. Madde metni, "satmak, satışa arz etmek, başkalarına vermek, sevk etmek, nakletmek, depolamak, satın almak, kabul etmek veya bulundurmak" şeklinde geniş bir seçimlik hareket yelpazesi sunmaktadır.
Bu suç tipi, seçimlik hareketli bir suç olduğundan, failin yukarıda sayılan hareketlerden yalnızca birini gerçekleştirmesi suçun oluşumu için yeterlidir (Teklik Prensibi). Eğer fail, aynı hukuki süreç içinde birden fazla seçimlik hareketi gerçekleştirirse (örneğin hem depolama hem de başkasına verme), bu hareketlerin tamamı tek bir suçu teşkil eder ve fail tek bir cezaya hükmedilir. Bu yapı, suçun koruduğu hukuki değerin, yani yasa dışı dolaşımın, sürekliliğini ve bütünlüğünü korumayı amaçlamaktadır.
Bir kişinin kendisinde bulunan uyuşturucu maddeyi satış veya ticaret kastı taşımadan, hiçbir bedel almaksızın başkasına vermesi hem kanun metni hem de Yargıtay içtihatlarında “temin” veya “başkalarına verme” olarak nitelendirilir. Buradaki kilit nokta, faillerin aralarındaki ilişki, devrin şekli (müstakilen mi yoksa birlikte mi paylaşılmış), verilişin amacı ve kullanım biçimidir. Nitekim Yargıtay’ın kabulüne göre, failin arkadaşına sadece ‘ikram’ suretiyle yanında taşıdığı uyuşturucu maddeyi vermesi ile birlikte içmeleri arasında hukuksal sonuç bakımından ciddi bir fark bulunmaktadır: Eğer mülkiyet veya zilyetlik devri yoksa ve birlikte tüketiliyorsa eylem TCK 191 kapsamında değerlendirilir. Fakat, başkasına bırakılıp fail ortamdan ayrılır ve madde üzerinde mülkiyet devri gerçekleşirse, temin suçunun unsurları oluşacaktır.
C. "Başkasına Verme" (Devir Etme) Eylemi
"Başkasına verme" fiili, uyuşturucu maddenin failin fiili hâkimiyet alanından hukuki bir işlem olmaksızın çıkarılarak, bir başkasının fiili hâkimiyetine geçirilmesini ifade eder. Bu devir eyleminin ticari bir karşılık (satış) beklenerek yapılması zorunlu değildir; hibe, hediye veya rızaya dayalı diğer bedelsiz devirler de bu kapsamda yer alır. Hukuken temel ölçüt, madde üzerinde alıcıya bağımsız tasarruf yetkisi tanınmasıdır.
1. Devir Kastının Tespiti ve "İkram Etme" Ayrımı
Uyuşturucu maddeyi başkasına verme eyleminin TCK 188/3 kapsamında cezalandırılabilmesi için, failin, maddeyi alan kişinin üzerinde serbestçe kullanma veya başkasına devretme yetkisi kurmasını sağlama kastının (devir kastı) bulunması gerekir. Yargıtay uygulamaları, bu noktada, failin uyuşturucu maddeyi kullanmak amacıyla bulundurduğu bir durumda, sosyal bir ortamda birlikte ve anlık tüketim amacıyla küçük bir miktar maddeyi üçüncü bir kişiye ikram etmesini, ticari devir kastından ayırmıştır.
Bu kritik ayrım neticesinde, birlikte kullanım amacıyla yapılan ikram eylemi, TCK 188 (ticaret) kapsamında değil, TCK 191 (kullanmak için bulundurma) kapsamında değerlendirilir. Hukuki mantık, bu tür eylemlerde failin amacının uyuşturucu maddenin ticari döngüsünü sürdürmek değil, anlık ve ortak tüketimi kolaylaştırmak olduğu kabulüne dayanır. TCK 188/3’te bedelsiz (menfaat veya kazanç olmaksızın) yapılan devreler de suçun kapsamına alınmıştır. Ancak burada Yargıtay içtihatlarının isabetli bir şekilde yaptığı ayrım, “müstakilen devretme” ile “birlikte kullanmanın” sınırlarına işaret eder. Bedelsiz bir şekilde, kullanmak amacı dışında başkasına müstakilen bırakılan/teslim edilen her uyuşturucu madde temin veya başkasına verme suçunu oluşturur. Ancak birlikte aynı anda tüketilmek üzere yapılan ‘ikram’ ise (aralarında ortaklık olsa bile) genellikle TCK m. 191 (kullanmak için bulundurma) kapsamında kabul edilmektedir.
Bu kapsamda, Yargıtay’ın şu kriterleri öne çıkardığı dikkat çeker:
-Devredilen maddenin müstakilen başkasının tasarrufuna bırakılması,
-Sadece birlikte tüketilmek üzere verilmemesi,
-Bedelsiz olmasının esas alınması, ancak karşılık olmaksızın yapılmasının ‘ikram’ olarak değerlendirilmesi,
-Ticaret amacı olmaksızın gerçekleşen, ancak kişisel kullanımı aşan madde miktarlarının temin olarak sayılması.
Yukarıdaki unsurların bir arada bulunması – özellikle devrin müstakilen olup olmaması – kararların gerekçelerinde belirleyici önemdedir.
Birlikte kullanma ve müstakil devretme arasındaki sınır, suç vasfının tespitinde en kritik noktadır. Failin uyuşturucu maddeyi arkadaşlarıyla aynı anda ve birlikte tüketmek amacıyla kullanması halinde kastı, başkalarına verme veya temin etme değildir. Bu durumda uyuşturucu madde bulundurma veya kullanma suçu (TCK 191) oluşur. Ancak, madde birlikte kullanıldıktan sonra artan kısmının başkasına bırakılması, ya da failin ortamdan ayrılması durumunda artık müstakil devrin varlığından söz edilir ve bu fiil TCK 188/3 kapsamında cezalandırmaya gider.
Örneğin, Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin pek çok kararında; sanığın arkadaş ortamında uyuşturucuyu paylaştığı ve birlikte içtiklerinde, suçun “kullanmak için bulundurma” kapsamında olduğu kabul edilirken, maddeyi diğer kişiye bırakıp gittiği ya da artanı başkasına terk ettiği durumlarda “temin” anlamında değerlendirilmiş ve suç vasfı daha ağır değerlendirilmiştir.
D."Uyuşturucu Madde Temin Etme" (Tedarik Etme) Eylemi
"Temin etme," uyuşturucu maddenin kaynağını sağlamak, bulmak, tedarik etmek veya bir kişiye ulaştırmak anlamına gelen geniş kapsamlı bir seçimlik harekettir. Bu fiil, failin maddeyi bizzat satmamış olsa bile, alıcının uyuşturucu maddeye ulaşmasını sağlayan tüm aracı eylemleri kapsar ve TCK 188/3’ün ana fail eylemleri arasında yer alır. Her ne kadar Yasa maddesinde temin etmek, seçimlik eylemlerden birisi olarak açıkça belirtilmemiş olsa da, Yargıtay’ın içtihatlarında TCK m.188/3 te belirtilen fiiller arasında kabul edilmektedir.
1. Temin Etme ve Yardım Etme Ayrımı
Temin etme fiili, ceza hukuku bağlamında suça iştirak hükümlerinden (TCK 39 - Yardım Etme) ayrılmakta ve daha ağır cezayı gerektiren ana fail eylemi olarak kabul edilmektedir. Bu ayrım, failin suça konu madde üzerindeki fiziksel kontrolü ile ilgilidir. Temin etme (TCK 188/3) suçu, failin uyuşturucu madde üzerinde fiili kontrolü ele geçirip, alıcıya bizzat ulaştırmasını veya onun adına satın alarak teslim etmesini gerektirir. Burada, fail, tedarik zincirinin doğrudan bir halkasıdır.
Buna karşın, manevi yardım (TCK 39/2) ise failin madde üzerinde fiziksel kontrol sağlamadığı, yalnızca suç işlemeye teşvik ettiği, suç işleme kararını kuvvetlendirdiği veya suçun nasıl işleneceği konusunda yol gösterdiği durumları kapsar (örneğin satıcının telefon numarasını vermek). TCK 188/3 kapsamında temin etme suçunun oluşması için, failin maddenin fiziksel akışına doğrudan ve aktif bir katkı sağlaması şarttır. Bu ayrım, uyuşturucu madde suçları hiyerarşisinde, tedarik eylemlerini manevi destek eylemlerinden ayırarak, kamu sağlığına yönelik tehlikenin kaynağını sağlayanlara daha ağır yaptırım uygulanmasını sağlamaktadır.
EMSAL YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 11.10.2013 tarihli, 2012/13522 E. ve 2013/8959 K. sayılı kararında, “Sanık ile müştekinin aralarında arkadaşlık ilişkisinin bulunduğu, sanığın olay günü müşteki ile birlikte yanında getirmiş olduğu esrarlı sigarayı içtikleri, aynı sigarayı birlikte içmeleri nedeniyle temin etme kastının bulunmadığı gözetilmeden sanık hakkında ‘kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma’ yerine, ‘uyuşturucu madde ticareti yapma’ suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması” bozma gerekçesi yapılmıştır. Sanık ile müştekinin arkadaşlık ilişkisi olduğu, sanığın olay günü müşteki ile birlikte yanında getirdiği esrarlı sigarayı ortaklaşa içtikleri, ikram edilen maddenin sadece birlikte tüketildiği ve kişisel kullanıma yönelik olduğu tespit edilmiştir. Yargıtay, burada uyuşturucu temin kastı oluşmadığı gerekçesiyle sanık hakkında “kullanmak için madde bulundurma” suçundan hüküm kurulması gerektiğine ve ticaret kastının mevcut olmadığına hükmetmiştir.
Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 28.11.2014 tarihli ve 2014/7103 Esas, 2014/13152 Karar Sayılı kararında “Sanığın arama sonucunda ele geçirilen uyuşturucu maddeyi arkadaşlarıyla birlikte içmekten ibaret eyleminin "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçunu oluşturduğu ve sanığın uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yaptığına ilişkin kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,” bozma gerekçesi yapılmıştır.
Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 23.05.2017 Tarihli ve 2015/9492 Esas, 2017/3283 Karar sayılı ilamında; “20/03/2010 tarihli ikamet arama, yakalama, muhafaza altına alma, mülakat, Cumhuriyet savcısı ile telefon görüşme ve talimat alma tutanağı, sanığın savunması ve tüm dosya kapsamına göre; Sanığın, soruşturma aşamasında uyuşturucu maddeyi diğer şahıslarla birlikte içmek için aldığına yönelik savunmasının aksine; olay tarihinde ... ... isimli şahsın üzerinde ele geçen uyuşturucu maddeyi, satma veya başkasına verme gibi, birlikte kullanmak amacıyla uyuşturucu madde satın almak amacı dışında bir amaç için temin ettiğine ilişkin, kuşku sınırlarını aşan, her türlü şüpheden uzak, yeterli delil elde edilemediği, sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hüküm kurulması,” bozma gerekçesi yapılmıştır.
Yargıtay 20.Ceza Dairesi 22.11.2017 Tarih, 2017/3501 Esas, 2017/6386 Karar Sayılı kararında “Esrar içildiğine ilişkin ihbar sonrasında, 07.03.2009 günü olay yerine gelen kolluk görevlilerine, üzerindeki 2 gr esrarı teslim eden sanığın savunması, olay ve yakalama tutanağı ile evrakı tefrik edilen ve tanık olarak dinlenen … ve …’in anlatımları karşısında sanığın kullanmak amacıyla bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkalarına da ikram ederek onlarla birlikte kullandığı, sanığın kastının maddenin mülkiyetini ya da zilyetliğini devretmek olmaması sebebiyle, başkalarına temin etme ya da temin amaçlı bulundurma suçunun oluşmayacağından sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturacağı gözetilmeden, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hüküm kurulması” bozma gerekçesi yapılmıştır. Sanığın, sadece kullanmak için bulundurduğu küçük miktardaki uyuşturucuyu bulunduğu ortamda diğer sanıklara ikram ederek onlarla birlikte kullandığı, mülkiyet devri ya da temin kastı bulunmadığı anlaşıldığı için, sanığın fiilinin “kullanmak için bulundurma” olarak vasıflandırılması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemelerin bu tür fiillerde ‘ticaret’ suçu yönünden ağır ceza vermesi Yargıtayca bozulmuştur.
Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 13/07/2020 tarihli ve 2019/1945 Esas, 2020/4266 Karar sayılı ilamında, 10/02/2014 tarihli olay, yakalama, el koyma ve tartı tutanağı içeriğine ve diğer sanık ...’ın savunmasına göre, sanığın olayın geçtiği internet cafeye geldiğinde yanında getirmiş olduğu esrarı diğer sanık ... ile birlikte içmek için teklifte bulunduğu ve kazan dairesine inerek esrarı içtikleri, uyuşturucu maddeyi diğer sanık ...'a devretmek kastının bulunmadığı, ayrıca esrar içtikleri yerde bulunan net 0.25 esrar ile ev aramasında bulunan net 0.03 ve net 0.5 gr XLR-11 içeren uyuşturucu maddeyi kullanma amacı dışında başkasına satma veya devretme amacıyla bulundurduğuna ilişkin savunmasının aksine kuşku sınırlarını aşan kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı ayrıca kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan yargılama yapılarak tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verildiği dikkate alınarak, sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan beraati yerine cezalandırılmasına karar verilmesi,” bozma gerekçesi yapılmıştır.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 21.10.2020 tarihli ve 2020/5492 E. 2020/6042 K. Sayılı kararında “suç tarihinde Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesine yarı baygın şekilde getirilen ve haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yargılama yapılan sanıklar …. ve …’nın, …’ya ait evde bulundukları esnada eve sonradan gelen sanığın beraberinde kullanmak amacıyla getirdiği uyuşturucuyu birlikte kova yapmak suretiyle içtikleri ve temyiz dışı diğer sanıklar … ve …’nın hastaneye kaldırıldıkları olayda; sanığın sabit olan eyleminin temin ettiği bir miktar uyuşturucuyu …’ya ait evde diğer sanıklarla birlikte kullanmak olduğu ve beraberinde getirdiği uyuşturucu maddenin zilyetliğinin veya yararlanılmasının diğer sanıklara müstakilen devredilmemesi karşısında, sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu ve sanık hakkında ayrıca “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği de göz önüne alınarak, sanığın beraati yerine, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,” bozma gerekçesi yapılmıştır.
Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 09.11.2020 tarihli, 2020/15006 Esas, 2020/7022 Karar sayılı ilamında; “…hakkında “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan ayrıca soruşturma yürütülen tanık ...’nın, “olay tarihinde yakalandığında, üzerinde ele geçen 0,132 gram esrarı sanıktan karşılıksız olarak temin ettiğine” ilişkin soyut beyanı dışında, üzerine atılı “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçunu işlediğine ilişkin yeterli delil bulunmadığı aşamada, sanığın, “olay günü birlikte kullandıkları esrarın arta kalanından, istemi üzerine tanık ...’ya karşılıksız olarak verdiğine,” ilişkin ikrara yönelik beyanı ile kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunduğu anlaşıldığı halde, sanık hakkında, TCK’nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiği gözetilmeyerek, yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesi,” bozma gerekçesi yapılmıştır.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 05.04.2021 tarihli ve 2017/6170 E. 2021/4263 K. Sayılı kararında “Kendisinde uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçmeyen sanık ...’ın, olay tarihinde sanık ...’de ele geçen 34 adet MDMA içeren tableti “temin ettiğine” ilişkin sanık ... ve tanık ...’in soyut beyanları dışında yeterli delil bulunmadığı aşamada, “İsmail’de ele geçen tabletleri satmak için İzmir ilinden temin ettiğini, bir kısmını sattığını, kalanını ise emaneten İsmail’e verdiğini,” beyan etmek suretiyle kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığı halde, sanık hakkında TCK’nın 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesi” bozma gerekçesi yapılmıştır. Satış eyleminden önce numune verme fiili veya uyuşturucu maddeyi emanet verme eylemi de başkalarına verme suçu kapsamında değerlendirilir. Başkalarına verme veya temin etme suçu teşebbüse elverişlidir. Suçun tamamlanması için maddenin zilyetliğinin (tasarruf olanağının) devredilmesi gerekir.
Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 13.06.2022 tarihli ve, 2020/10627 Esas, 2022/7656 Karar sayılı ilamında; “Sanığın savunmasının aksine, sanığın ve hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturma yapılan inceleme dışı ...'ın yapılan idrar tetkiklerinde uyuşturucu madde kullandıklarının tespit edildiği olayda, ...'nin kullanmak için yanında bulundurduğu esrarı ... ile birlikte içtikleri yönündeki savunması ve sanık ...'in beyanlarının aksine uyuşturucu madde temin ettiğine dair delil olmaması nedeniyle, sanığın fiilinin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi,” bozma gerekçesi yapılmıştır
Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 24.05.2022 tarihli ve 2019/8026 Esas 2022/6677 Karar sayılı ilamında, “Olay günü kolluk tarafından ... plakalı araçta uyuşturucu madde bulunduğu ve bu maddenin ...'den ...'e götürüleceği bilgisi alınması üzerine, araç takibe alınmış ve aynı gün saat 15.45 sıralarında araç durdurulmuş, araçta sanıklarla birlikte net 1280 gram esrar ele geçirilmiştir. İki kişinin bulunduğu araçta sanık savunmaları, birlikte yarı yarıya içmek amacıyla ortaklaşa para koyarak aldık yönünde olmasına karşın toplamda kişisel kullanım sınırı üzerinde olan net 1280 gr esrar maddesinden ötürü TCK md.188/3 gereğince oy çokluğu ile mahkumiyet kararı vermiştir.
Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 10.CD. 27.03.2023 tarihli ve 2021/15520 Esas, 2023/2685 Karar sayılı ilamında ” sanıklar her ne kadar olayda ele geçen uyuşturucu maddeleri tanık ...'tan aldıklarını ve ortak kullanım için aldıklarını bildirmiş ve birbirlerini doğrular nitelikte, ikrar içerikli savunmalarda bulunmuşlarsa da; Aydın İl Emniyet Müdürlüğü'nün 10.12.2020 tarihli cevabi yazısında olayla ilgili olarak teknik yada fiziki takip bulunmadığının ve olayın başkaca bir teknik veya fiziki takip içerir dosyanın ara yakalaması olmadığının, dosyada adı geçen şahıslar ile evrakı tefrik edilen ... hakkında müsnet suç bakımından ilgi ve irtibat içerir herhangi bir tespit bulunmadığının bildirilmiş olması; ayrıca tanık ...'ın soruşturma aşamasında alınmış olan beyanı doğrultusunda aldırılan yazı cevabına göre Söke Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2018/215 Esas, 2018/483 Karar sayılı kararı ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan ile beraat kararı verilmiş olması, olaya ilişkin istihbari bilginin sadece sanık ... hakkında olması, uyuşturucunun sanık ...'ün evinde ele geçirilmesi, ayrıca diğer iki sanık olan ... ve ...'ın sanık ...'ün savunmaları ile olaya konu suça dahil olmuş olmaları ve dosya içerisinde bulunan diğer bilgi ve belgeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde; sanık ... uyuşturucu maddeyi arkadaşları olan diğer iki sanığın alıp geldiğini savunmuş ve diğer iki sanık da bu durumu doğrular nitelikte savunmada bulunmuş olsa da eğer bu madde üç kişi tarafından kullanılacak ise başkasının evinde (sanık ...'ün evinde) ve bir bütün olarak ele geçmiş olmasının normal olmadığı; bu durumun sanıkların etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmaya ve ele geçen maddenin üç kişinin kullanması durumunda kişi başına düşen miktarın uyuşturucu madde ticareti suçuna ilişkin kullanım sınırına dayandırılması amacıyla yapıldığı kanaatine varılmakla; sanıkların savunmalarına itibar edilmeyip ayrıca 5237 sayılı Kanun'un 192 nci maddesinin değerlendirmesi de bu açıdan yapılarak; sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olduğu gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.” şeklindeki yerel Mahkeme kararı onanmıştır.
Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 18.10.2023 tarihli ve 2021/1049 Esas, 2023/8838 Karar sayılı ilamında ise ; ”sanıkların gezmek amacı ile İstanbul iline gittikleri ve daha önceden de uyuşturucu kullandıkları için içmek amacı ile uyuşturucu almaya karar vererek birlikte uyuşturucu satın aldıkları ve birlikte bulundukları ortanda almış oldukları uyuşturucu sigaraların birer adedini birlikte içtikleri, daha sonrasında yine arkadaşları olan sanık …’nın araca binmesinden sonra geri kalan sigaraların bir tanesini yine aynı ortamda birlikte kullandıkları, geri kalan iki sigaranın da aksi ispatlanamayan sanık savunmalarına göre araçta birlikte kullanacak olmalarına rağmen yakalanmaları üzerine kullanmadıklarının anlaşılması karşısında sanıklar … ve Volkan’ın savunmalarının aksini gösterir yakalanan uyuşturucu maddeyi satmak amacı ile İstanbul ilinden getirdikleri ve başkasının içmesi için temin ettikleri yönünde delil bulunmadığı, sanıkların hep birlikte bulundukları ortamda birlikte uyuşturucu madde kullanmış olmalarının yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de; uyuşturucu temin etme kapsamında değerlendirilemeyeceğin de göz önüne alındığında sanıkların üzerlerine atılı uyuşturucu ticareti suçunu işlediklerinin sabit olmaması nedeni ile sanıkların bu suçtan beraatlerine karar verilmiş ve yukarıda belirtildiği üzere verilen bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Dosya kapsamına ve sanığın bizzat kendi ikrarına göre sanık …’ın uyuşturucu madde kullandığının” anlaşıldığı, gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verildiği…” belirtilmiştir.
Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 13.06.2023 tarihli ve 2021/3036 Esas, 2023/5517 Karar sayılı ilamında ” Olay tutanağı içeriği, sanığın yakalanış biçimi ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın sabit olan eyleminin temin ettiği kişisel kullanım miktarındaki uyuşturucu maddeyi haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yürütülen ve mahkemece tanık olarak dinlenen … ve … birlikte kullanmak için temin etmekten ibaret olduğu ve beraberinde getirdiği uyuşturucu maddenin zilyetliğinin veya yararlanılmasının tanıklara müstakilen devredilmemesi karşısında, sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu, sanık hakkında ayrıca “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan soruşturma yürütüldüğü göz önüne alınarak, sanığın beraati yerine, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür.” şeklinde bozma kararı vermiştir.
Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 04.07.2023 tarihli ve 2021/17000 Esas, 2023/6033 Karar sayılı ilamında; Sanık maddeyi birlikte kullanmak için tanıkların yanına gittiğini beyan etmiş ise de (tanıkların maddeyi beğenmedikleri için değil) tanıkların ücretini çok buldukları için almadıklarına dair birbirleriyle benzer ve tutarlı beyanları birlikte değerlendirildiğinde kullanım miktarının üzerinde bir miktar ile sanığın tanıkların yanına gittiğinin sabit olması ve bu hususun sanığın ticaret kastını ortaya koyduğu gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir. Kararda sanığın, tanık ile aynı zaman diliminde ve aynı ortamda bulunup madde kullanmadıkları gözetildiğinde sanığın tanığa madde vermesinin birlikte kullanma/ikram etme olarak değerlendirilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 17.10.2023 tarihli ve 2023/9591 Esas, 2023/8804 Karar sayılı ilamında,”03.04.2020 günü kolluk görevlilerince saat 01:00 sıralarında bir basketbol sahasının yan tarafında bulunan bankta iki şahsın oturduğunun görüldüğü, söz konusu şahısların yanına doğru yaklaşılırken başında siyah bere bulunan şahsın olay mahallinde bulunan bankın arka kısmına doğru mor renkli bir şey attığının görüldüğü, daha sonra şahısların yanına gidildiğinde bankta oturan şahıslardan bereli olanının temyiz dışı sanık ... ve sanık ... olduğunun tespit edildiği, kolluk görevlilerince bankın arka kısmına atılan mor renkli bez içerisinde hassas terazinin ele geçirildiği, sanığın kaba üst aramasında cebindeki kabarıklığa sebep olan şeffaf alüminyum folyo içerisinde net 1 gram ağırlığında ve sentetik kanabinoidler grubunda yer alan 5F-MDMB-PICA ve JVH 018 etken maddelerini içeren uyuşturucu maddeyi rızaen kolluk görevlilerine teslim ettiği, bank çevresinde kolluk görevlilerinin yaptığı araştırmada yaklaşık 1 metre mesafede yere atılmış vaziyette alüminyum folyo içerisinde katlanmış şekilde net 0,27 gram ağırlığında metamfetaminin ele geçirildiği, olay mahallinde bulunan terazinin üzerinde ise uzmanlık raporunda kokain kalıntısı bulunduğunun tespit edildiği, sanığın ikametinde yapılan aramada daralı ağırlığı 0,13 gram metamfetamin, 0,55 gram esrar, 0,66 gram cigaralık diye tabir edilen tütünle karışık vaziyette esrar olduğu değerlendirilen maddelerin ele geçirildiği olayda; sanık aşamalarda alınan savunmalarda temyiz dışı sanık ...'la söz konusu maddeyi birlikte para koyarak ve birlikte kullanım amacıyla satın aldıklarını beyan etmiş ise de, sanık ile Doğan’ın arasındaki yazışmalarda birlikte kullanıma veya birlikte satın almaya ilişkin herhangi bir görüşme bulunmadığı, sanık ...'ın mahkemede alınan oluşa uygun beyanlarında olay tarihinde ...'den kendisine uyuşturucu madde bulmasını istediğini ve bu nedenle ...'e para verdiğini, ...'in herhangi bir şekilde ayrıca para vermediğini beyan ettiği, sanıkların polis memurlarına yakalandıkları esnada da birlikte uyuşturucu madde tüketmedikleri, sanık ...'in almış olduğu uyuşturucu maddenin kendi kullanacağı kısmını evine bıraktığı dikkate alındığında sanık ...'in eyleminin sanık ...'la birlikte uyuşturucu madde kullanma niteliğinde olmadığı, sanık ...'a uyuşturucu temin etme niteliğinde olduğu gözetildiğinde sanığın “Uyuşturucu madde ticareti yapma" suçunu işlediği gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verilmiştir.” aralarında birlikte kullanıma veya birlikte satın almaya ilişkin herhangi bir görüşme bulunmayan, yakalandıkları esnada birlikte uyuşturucu madde tüketmeyen, kendi kullanacağı kısmını evine bırakan sanığın eyleminin uyuşturucu temin etme niteliğinde olduğuna karar veren yerel mahkeme ilamı onanmıştır.
Yargıtay kararlarında; madde miktarı, bulunduruluş şekli, failin sosyal/ekonomik durumu (örneğin düşük gelirine kıyasla yüksek hacimde madde bulundurması), paketleme çeşitliliği, iletişim trafiği gibi tüm ayrıntılar dikkatle analiz edilmekte, ikram mı yoksa temin mi olduğunun saptanmasında her somut olay ayrı ayrı değerlendirilmektedir.