01 Blog
06-08-25
Taşınır Mallar İçin Ecrimisil Tazminatı

Türk Borçlar Kanunu ve ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde, ecrimisil tazminatı, bir malvarlığının (taşınır veya taşınmaz) haksız olarak kullanılması durumunda, mal sahibinin uğradığı zararın karşılanması için talep edilebilir. Taşınır mallar açısından ecrimisil, genellikle bir başkasının taşınır malını izinsiz kullanması, elinde bulundurması veya bu maldan haksız yere yarar sağlaması durumunda gündeme gelir.

ECRİMİSİL TALEBİNİN ŞARTLARI
Haksız Kullanım: Taşınır malın, mal sahibinin rızası olmadan kullanılması veya elinde bulundurulması gerekir.
Mal Sahibinin Zararı: Mal sahibi, bu haksız kullanım nedeniyle maddi bir kayba uğramış olmalı veya malından elde edebileceği bir kazançtan mahrum kalmış olmalıdır.
Kötü Niyet veya İhmalkârlık: Haksız kullanımın kötü niyetle veya en azından ihmal yoluyla gerçekleşmiş olması önemlidir.
Örneğin, birinin izinsiz olarak sizin aracınızı kullanması ve bu nedenle sizin araç kiralama gibi bir zarara uğramanız. Taşınır bir malın (örneğin, bir makine veya ekipman) haksız yere kullanılması sonucu mal sahibinin kira geliri veya kullanım imkanından mahrum kalması.

HUKUKİ DAYANAK VE UYGULAMA
Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiil (TBK m. 49 vd.) ve sebepsiz zenginleşme (TBK m. 77 vd.) hükümleri, ecrimisil talebinin dayanaklarını oluşturabilir.
Ecrimisil miktarı, genellikle malın kullanımından elde edilebilecek makul bir kira bedeli veya uğranılan zararın miktarı üzerinden hesaplanır.
Uygulama: Ecrimisil talebi için, malvarlığının haksız kullanımını ispat etmek ve zararın boyutunu ortaya koymak gerekir. Bu nedenle, delil toplamak (örneğin, kullanımın kanıtı, piyasa kira bedelleri) ve gerekirse bir hukuk uzmanına danışmak önemlidir. Mahkeme, somut duruma göre ecrimisil miktarını belirler.
Yargıtay, ecrimisil tazminatının taşınır veya taşınmaz mallar için istenebileceğini kabul etmiş ve bu konuda çeşitli içtihatlarla konuyu şekillendirmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 995. maddesi ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları, taşınır malların haksız işgali durumunda ecrimisil tazminatı talep edilebileceğini destekler. 

TAŞINIR MALLARA ÖZGÜ UYGULAMA ÖRNEKLERİ
Taşınır mallarda ecrimisil, genellikle araç, makine veya ekipman gibi malların izinsiz kullanımıyla gündeme gelir. Örnek olarak:
Boşanma Davaları: Boşanma protokolü ile bir eşe tahsis edilen aracın, karar kesinleştikten sonra diğer eş tarafından kullanılmaya devam edilmesi ecrimisil davasına konu edilebilir.
Ticari Mallar: Bir iş makinesinin izinsiz kullanılması ve bu nedenle mal sahibinin kira geliri kaybına uğraması durumunda ecrimisil istenebilir.

ZAMANAŞIMI VE İSPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, ecrimisil davaları 5 yıllık zamanaşımına tabidir (25.05.1938, 37/29-38/10 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Bu süre, dava tarihinden geriye doğru hesaplanır. Ancak, davalı zamanaşımı def’inde bulunmazsa, daha uzun süreler için de tazminat talep edilebilir.
Ecrimisil davasında ispat yükü davacıdadır; davacı haksız işgali ve kötü niyeti ispatlamakla yükümlüdür. Kullanıma ilişkin deliller (tanık ifadeleri, belgeler, bilirkişi raporları) mahkemeye sunulmalıdır. Ecrimisil bedeli, taşınır malın piyasa kira bedeli veya elde edilebilecek gelir üzerinden hesaplanır ve bu hesaplama için genellikle bilirkişi incelemesi şarttır.
Paylı mülkiyet durumlarında, ecrimisil talebinde bulunmadan önce "intifadan men" (yararlanmadan men) şartının yerine getirilmesi gerekir. Ancak, doğal ürün veren veya kiraya verilmiş taşınır mallarda bu şart aranmayabilir.

YARGITAY’IN GENEL YAKLAŞIMI
Yargıtay, ecrimisili “haksız işgal tazminatı” olarak tanımlar ve bunun taşınır veya taşınmaz malların, hak sahibinin rızası olmadan kötü niyetli bir zilyet tarafından kullanılması durumunda talep edilebileceğini belirtir. Ecrimisil, haksız fiil niteliğinde olup, Türk Medeni Kanunu’nun 995. maddesine dayanır: “İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.” Bu madde, taşınır mallar için de geçerlidir.
Yargıtay’a göre ecrimisil talep edilebilmesi için şu şartlar aranır:
Haksız İşgal: Malın, hak sahibinin rızası olmadan kullanılması.
Kötü Niyet: İşgalcinin, malın kendisine ait olmadığını bilmesi veya bilmesi gerektiği halde kullanması.
Zarar: Hak sahibinin malvarlığında bir kayıp veya kazançtan yoksun kalma durumu (ancak bazı durumlarda zarar şartı aranmayabilir, özellikle Hazine arazilerinde).

ÖNEMLİ YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Esas: 2005/11911, Karar: 2005/14352, Tarih: 26.12.2005 
Davada, müşterek murislerinden intikal eden "hatlı dolmuşun" davalılar tarafından kullanılması nedeniyle 2001 yılından itibaren fazlaya ilişkin haklan mahfuz tutularak 1.000.000.000 lira ecrimisilin tahsili istenilmiştir. Mahkemece, taşınır mallardan ecrimisil istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Ecrimisil, TMK.nun 995. maddesine göre taşınmaz (veya taşınır) üzerinde zilyetliği bulunmayan malik (davacı) tarafından, taşınmaza (nesneye) bir hakka dayanmadan veya malike karşı ileri sürülebilir bir hakka dayanmadan zilyet olan kimseye (davalıya) karşı yöneltilebilen bir talep ve dava türüdür. Zira, eğer davacı, haksız veya kendisine karşı ileri sürülebilir bir hakka sahip olmayan halihazır zilyetten (davalıdan) şeyin iadesini talep edebiliyorsa (TMK. mad. 718/1, 683), doğal olarak bu iade talebine ecrimisil (haksız işgal tazminatı) istem ve davası, eşlik edecektir (Karş. Burak Özen: Haksız Zilyedlikte İade, - doktora tezi- İst.2003, sh.79, 85).

Yürürlükte bulunan Türk Medeni Yasasının "elbirliği mülkiyetine" ilişkin olan (701-702) maddeleri ile kötüniyetli zilyedin sorumluluğuna ilişkin 995. maddeleri sadece taşınmaz mallar için düzenlenmiş değildir. Aksine "mal, şey" gibi taşınır ve taşınmaz mülkiyetini birlikte kapsayacak ifadeler kullanılmıştır.

O halde mahkemece, işin esasına girilerek ecrimisil ilkeleri gereğince bir inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken itibar edilmeyen gerekçelerle davanın reddi cihetine gidilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA…

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Esas: 2013/6394, Karar: 2013/7328, Tarih: 06.05.2013
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların kardeş olduğunu, babalarından miras kalan taşınmazların, traktör ve diğer eşyaların paylaşımı konusunda anlaşamadıklarını, ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, davalıların taşınmazları ekip, traktör ve diğer eşyaları kullandıklarını, herhangi bir bedel ödemediklerini belirterek parsel numarasını belirttikleri taşınmazların, traktörün yanı sıra römork, pulluk, kazayağı, tırmık, tohum makinesi ve mibzerin kullanımından kaynaklanan (fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere) 10.000 TL ecrimisilin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davaya konu taşınmazların tarafların ortak murisi adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Ecrimisile konu taşınmazlarda taraflar paydaştırlar. Paydaşlar kural olarak intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de; ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğini, davalı paydaşa bildirmiş olmasına bağlıdır. İntifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası da yemin dâhil her türlü delil ile ispatlanabilir. Bu koşul dava şartı olduğundan gerçekleşip gerçekleşmediğinin mahkemece re'sen araştırılarak saptanması gerekir. İstisnaları ise her dava da ayrıca değerlendirilir. Bu istisnaların bazıları da; ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe, işyeri gibi) doğal ürün veren ya da kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkâr etmesi paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, el atmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılmış bulunması halleridir. Bu ayrık durumlarda intifadan men koşulu aranmaz.

Dosya içinde mevcut ortaklığın giderilmesi dosyası incelendiğinde; tarafların aynı olduğu, dava tarihinin 07.11.2008 olup, ortaklığın giderilmesi davasına konu bazı taşınmazların ecrimisil davasına konu edildiği anlaşılmıştır.

Somut olayda; davacı daha önce açtığı ortaklığın giderilmesi davasına konu edilmeyen taşınmazlar içinde ecrimisil talep ettiğinden; bu taşınmazlar yönünden yukarıda anılan genel ilkeler uyarınca intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin yöntemince araştırılması gerekir. Ortaklığın giderilmesi davasına konu edilen taşınmazlar yönünden ise; dava dilekçesinin davalılara tebliğ edildiği tarih itibari ile intifadan men koşulu gerçekleşir.

Mahkemece; intifadan men koşulunun gerçekleştiği saptanan taşınmaz ve taşınır mallar yönünden ecrimisil istenebilecek dönem için gerekirse keşif yapılarak uzman bilirkişiler tarafından hazırlanacak rapor incelenerek; doğacak sonuca göre uygun bir karar verilmesi gerekir iken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeksizin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş; bozmayı gerektirmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2012/22244 E., 2013/4979 K.

Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin %50 oranında hissedar olduğu ...Tic.Kol.Şti’ne ait benzin istasyonunun 2001 yılında davalıya kiraya verildiğini, yine 07.05.2003 tarihinde açılan dava ile şirketin tasfiyesine karar verildiğini; şirkete ait olup kira sözleşmesi kapsamında bulunmayan bir adet petrol tankeri, bir adet otomatik araba yıkama makinesi ile lokantanın Aralık 2004-Aralık 2009 arası davalı tarafından haksız kullanıldığı ve gelirinden faydalandırılmadığı ileri sürülerek ½ hissesi karşılığı ıslah dilekçesi ile birlikte 117 798,00 TL’nin yasal faizi ile tahsili istenilmiştir.

Davalı, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddini, olmadığı takdirde kira sözleşmesinin demirbaşı olan tanker ve araba yıkama yeri için ayrıca bedel istenemeyeceği gibi lokantaya ilişkin kira bedelinin şirketin kayyum ile idaresi nedeniyle ilgili dosyaya yatırıldığı ve davacının hissesine düşen kira bedelini buradan tahsil ettiği, kendisi tarafından alınan bir kira bedeli bulunmadığı gerekçeleri ile davanın esastan reddini savunmuştur.

Mahkemece, yapılan yargılama sonucu kira sözleşmesinde demirbaş olarak kayıtlı bulunmayan tanker ve araç yıkama makinesinin davalı tarafından kullanılması karşılığı davacının gelirinden faydalanamadığı; yine lokantanın da kira gelirinin davalı tarafından alındığı gerekçeleri ile davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Ecrimisil, TMK.nun 995. maddesine göre taşınmaz (veya taşınır) üzerinde zilyetliği bulunmayan malik (davacı) tarafından, taşınmaza (nesneye) bir hakka dayanmadan veya malike karşı ileri sürülebilir bir hakka dayanmadan zilyet olan kimseye (davalıya) karşı yöneltilebilen bir talep ve dava türüdür. Başka bir ifade ile eğer davacı, haksız veya kendisine karşı ileri sürülebilir bir hakka sahip olmayan halihazır zilyetten (davalıdan) şeyin iadesini talep edebiliyorsa (TMK.mad. 718/1;683), doğal olarak bu iade talebine ecrimisil ( haksız işgal tazminatı ) istem ve davası eşlik edecektir ( Karş. Burak Özen: Haksız Zilyedlikte İade, "doktora tezi" İst.2003, sh.79, 85 ).

Yürürlükte bulunan Türk Medeni Yasasının "elbirliği mülkiyetine" ilişkin olan (701-702 ) maddeleri ile kötüniyetli zilyedin sorumluluğuna ilişkin 995.maddeleri sadece taşınmaz mallar için düzenlenmiş değildir. Aksine "mal, şey" gibi taşınır ve taşınmaz mülkiyetini birlikte kapsayacak ifadeler kullanılmıştır.

Açıklanan nedenlerle mahkemenin demirbaş olduğu ispatlanamayan dava konusu tanker ve araç yıkama makinesi yönünden ecrimisile hükmedilmesi yerindedir.

Ancak, ecrimisil, iyi niyetli zilyedin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği tazminat olup, en azı kira geliri, en çoğu ise tam gelir yoksunluğudur.
HUMK.nun 275 ve devamı, 6100 sayılı Yasanın 266.maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim bilirkişinin görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi, raporunu hazırlarken dayanaklarını göstermek zorundadır. Bu şekilde hazırlanmış rapor hüküm kurmaya yeterli olup, denetimi mümkündür.

Yine, davalı cevap dilekçesinde lokantaya ilişkin kira paralarının şirketin tasfiyesi nedeniyle kayyım tarafından tahsil edildiği hususu bildirilmekte olup mahkemece, bu yönde de bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
Somut olayda bilirkişi raporu; emsal değerlendirmesi yapılmadan hesaplamanın hangi yıllar için neye göre, hangi bedeller üzerinden belirlendiği açıklanmadan sadece ilk yıl aylık kira getirisinden sözedilip bedel belirtilmek ve gelecek yıllar da endeks oranında artırılmak suretiyle tanzim edilmiştir.

İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın (veya taşınırın) dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest koşullarda getirebileceği kira parası (emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü ve çevre özellikleri) (taşınırın niteliği) de nazara alınarak rayice göre belirlenir, sonraki dönemlerde ise ilk dönem için belirlenen miktar ÜFE artış oranının tamamı yansıtılarak belirlenecek miktardan az olmamak üzere bulunacak miktarın (ecrimisilin) hüküm altına alınması gerekir.

Mahkemece, belirtilen hususlar dikkate alınmadan tanzim edilen yetersiz bilirkişi raporu esas alınıp, hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Esas: 2013/12962, Karar: 2013/13868, Tarih: 03.10.2013

Davalı vekili süresinde verdiği dilekçe ile Dairemizin kararının düzeltilmesini istemiştir.

Davacı, 25.07.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 117.789 TL'ye çıkartmış olup, davalı vekilince; ıslah ile artırılan kısma ilişkin zamanaşımına uğradığı belirtilerek karşı çıkmış olup, mahkemece ıslah edilen kısma ilişkin davalı vekilinin zamanaşımı def'i konusunda olumlu- olumsuz bir karar verilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Ayrıca ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/112 E.- 2005/454 K.sayılı kararı ile Kollektif Şirketinin TTK'nun 187.maddesi uyarınca feshine ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir.

Davalı savunmasında belirtilen ve ecrimisile konu olan menkul mallara ilişkin dosyadaki belgelere göre (fotokopi) araç ruhsatının ve yıkama makinası faturasının Kollektif Şirket adına olduğu, bunların kayyım denetimi ile hesabına girip girmediği ve Kollektif Şirkete ait olup olmadığı konusunda araştırma yapılmamıştır.

O halde mahkemece; kesinleşen fesih ve tasfiye ile tasfiye memuru raporuna göre öncelikle taşınmazlarla ilgili tasfiyenin ne şekilde sonuçlandığı ve aidiyeti belirlenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre de ayrıca karar bozulmalıdır.

Dairemizin bozma ilamına yukarıda belirtilen gerekçeler de eklenmek suretiyle bozulması gerekirken sehven bu hususların bozma ilamında yer almadığı, ayrıca maddi hata sonucu "elbirliği mülkiyetine ilişkin" açıklamaların bozma ilamına yazıldığı anlaşıldığından davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 25.03.2013 tarih ve 2012/22244 E.- 2013/4979 K.sayılı ilamın ikinci sayfasının 2. ve 3.paragrafında yer alan;
   

- "Yürürlükte bulunan Türk Medeni Yasasının "elbirliği mülkiyetine" ilişkin olan (701-702 ) maddeleri ile kötüniyetli zilyedin sorumluluğuna ilişkin 995.maddeleri sadece taşınmaz mallar için düzenlenmiş değildir. Aksine "mal, şey" gibi taşınır ve taşınmaz mülkiyetini birlikte kapsayacak ifadeler kullanılmıştır.
   - Açıklanan nedenlerle mahkemenin demirbaş olduğu ispatlanamayan dava konusu tanker ve araç yıkama makinesi yönünden ecrimisile hükmedilmesi yerindedir." paragraflarının karar metninden çıkartılmak suretiyle gerekçenin kısmen değiştirilmesine, ve mahkeme kararının bu değişik gerekçe ile BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, 03.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 

WhatsApp Icon