Manevi Tazminat Nedir?
Manevi tazminat, kişinin kişilik haklarına yapılan bir saldırı sonucunda uğradığı ruhsal zararın giderilmesi amacıyla ödenen bir tazminat türüdür. Türk Borçlar Kanunu’na göre manevi tazminat, kişilik haklarına yapılan haksız bir müdahale sonucu uğranılan zararların tazmini amacıyla talep edilebilir. Türk Medeni Kanunu’nda ise, kişilik hakları düzenlenmiş ve ihlali halinde hukuki yollara başvurulabileceği ifade edilmiştir.
Maddi kayıpların aksine, manevi tazminat bir insanın duygusal, psikolojik veya sosyal sağlığını onarmak amacı güder. Bu, hukuken bir zarar kabul edilse de genellikle belirli bir miktar para ile telafi edilmesi hedeflenir. Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun vermiş olduğu bir kararda manevi tazminatın amacının sadece rahatlatmak duygusu vermek olmadığını aynı zamanda zarar veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla caydırıcı olabilmek, olduğunu belirtmiştir. (Yargıtay HGK 23.06.2004 Tarih ve 2004/370 Karar Sayılı Kararı.)
Manevi tazminat, somut bir zararın aksine soyut bir zararın telafisi olduğu için, tazminatın miktarı belirlenirken dikkate alınan faktörler, mağdurun uğradığı acının büyüklüğü, olayın ağırlığı ve mağdurun ruhsal durumu gibi değişkenlerdir.
MANEVİ TAZMİNAT HANGİ DURUMLARDA TALEP EDİLEBİLİR?
Manevi tazminat, çeşitli durumlarda talep edilebilir. İşte bu tazminatın başlıca talep edilebileceği bazı durumlar:
1-Haksız Fiil ve Kişilik Haklarına Saldırı Nedeniyle Manevi Tazminat
Bir kişi, diğer bir kişi tarafından fiziksel ya da sözlü saldırıya uğradığında, bu durum manevi tazminat talebini doğurabilir. Örneğin, iftira, hakaret, tehdit veya taciz gibi durumlar, mağdurun ruhsal durumunu olumsuz etkileyebilir ve manevi tazminat talep etme hakkı doğurur.
2-İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) Nedeniyle Manevi Tazminat
Çalışanların işyerinde maruz kaldığı psikolojik taciz, onlara duygusal olarak büyük zararlar verebilir. Bu tür durumlar, işyerinde mobbing mağduru olan kişilerin manevi tazminat talep etmelerine olanak tanır.
3-Trafik Kazaları ve Diğer Fiziksel Zararlar Nedeniyle Manevi Tazminat
Ölümlü veya yaralamalı trafik kazalarında kazaya maruz kalan kişi ve yakınları belirli şartlar altında manevi tazminat isteme hakkına sahiptir. Burada Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre tazminat belirlemesi yapılır. Kaza mağdurunun uğradığı bedensel zararın derecesine göre mağdur yakınları da manevi tazminat talebinde bulunabilir.
4- İş Kazası Nedeniyle Manevi Tazminat
İş kazaları, işyerinde gerçekleşen her türlü kaza ile işyeri dışında ama işin görülmesi ile ilgili gerçekleşen her türlü kazayı ifade eder. İşyeri kavramı da İş Kanununda açıklanan tüm yerleri kapsar. Bu şekilde iş kazası geçiren işçi veya yakınları bu kazadan sorumlu olanlara ve işverene tazminat davası açabilir. İş kazaları dolayısıyla açılan tazminat davalarında özel hesaplama yöntemleri uygulanır ve İş Kanunu hükümleri çerçevesinde hukuki süreç işler.
5-Doktorun Hatalı Müdahalesi Nedeniyle Manevi Tazminat
Hekimin gerek hastalığın teşhisi gerekse tedavisi sırasında uyguladığı tıbbi müdahale normal şartlarda hukuka uygun kabul edilir. Ancak doktorun ihmal suretiyle veya kasıtlı olarak bu süreçte yanlış tedavi uygulaması veya yanlış teşhiste bulunması sonucunda hasta bir zarara uğrarsa tıbbi malpraktis denilen davayı açarak tazminat talebini ileri sürebilir. Yani doktor hatası sonucunda hastanın gereken şartları taşıdığı hallerde manevi tazminat talep etme hakkı vardır.
MANEVİ TAZMİNAT DAVASINI KİMLER, KİME AÇABİLİR?
Manevi tazminat davası, ölüm, yaralanma veya başkaca maddi zarara neden olan eylem veya işlemi gerçekleştiren gerçek veya tüzel kişilere karşı açılır. Türk Borçlar Kanunu m.56 hükmü açıkça, manevi tazminatı kişilik hakkı zarar gören kişinin talep edebileceğini belirtmektedir. Dolayısıyla bu davada davacı, kişilik hakkı zedelenen kişidir. Ancak bu geniş yorumlanmaktadır. Yani tazminat borcunu doğuran olayın ne olduğuna bağlı olarak ilgili hukuka aykırı fiilin muhatabı olan kişiler manevi tazminat talep edebilir. Örneğin, trafik kazası, doktor hatası, iş kazası, hakaret, iftira gibi olaylarda bu kazaya maruz kalan mağdur kişi manevi zararının giderilmesi amacı ile manevi tazminat davası açabilir.
Ancak bunun istisnası ağır bedensel zarar doğuran yaralanmalardır. Yani bir kişinin yaralama sonucunda bacağı kopmuşsa, gözü kör olmuşsa, ciddi derecede şekil bozukluğu ortaya çıkmışsa ve buna benzer ağır bedensel zararlar doğmuşsa manevi tazminat isteme hakkı hem mağdurda hem de yakınlarında olur.
Manevi tazminat davasının muhatabı yani davalısı, ilgili hukuka aykırı fiili gerçekleştiren kişidir. Bazı durumlarda sorumluluk kanuni düzenlemeler gereği genişletilmektedir. Örneğin Karayolları Trafik Kanunu düzenlemeleri uyarınca araç işleten, aracı kullanan kişi ile birlikte sorumlu tutulur. Diğer bir örnek olarak da doktor hatası durumunda ortaya çıkan zararlardan ötürü doktor ile birlikte bağlı sunduğu sağlık kurum ve kuruluşu da sorumlu tutulabilmektedir. Bu şekilde müteselsil sorumluluk söz konusu olduğu durumlarda manevi tazminat davası bu ilgililerden herhangi birine karşı veya tamamına karşı aynı anda açılabilir.
MANEVİ TAZMİNATIN HESAPLANMASI
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminatın belirlenmesi, maddi tazminattan farklıdır çünkü manevi zararlar ölçülmesi zor, soyut bir zarardır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir (Yargıtay 17 HD. -K.2020/6696).
MANEVİ TAZMİNAT DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Maddi ve manevi tazminat davası, tüm davalar için yetkili yer olan davalının ikametgahında, davalı tüzel kişi ise tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesinde açılabilir (Hukuk Muhakemeleri Kanunu md.6). Davalı sayısı birden fazla ise, tazminat davası herhangi birinin yerleşim yerinde açılabilir (HMK md.7). Sözleşmenin ihlali nedeniyle açılacak tazminat davaları, yukarıdaki yetkili mahkemelerde açılabileceği gibi sözleşmenin ifa edileceği yerdeki asliye hukuk mahkemesinde de açılabilir (HMK md. 10).
Haksız fiil (trafik kazası, iş kazası, doktor hatası vs.) nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat davası, yukarıda belirttiğimiz genel yetkili mahkemelerde açılabileceği gibi aşaığıdaki mahkemelerde de açılabilir (HMK md. 16):
- Haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinde tazminat davaları açılabilir.
- Zarar haksız filin işlendiği yerden başka bir yerde meydana gelmişse, zararın meydana geldiği yerde de tazminat davası açılabilir. Örneğin, İstanbul’da bilişim sistemi üzerinden İzmir’de bulunan bir şirkete zarar verildiğinde hem İstanbul mahkemeleri hem de zararın meydan geldiği yer olan İzmir mahkemeleri yetkilidir.
- Haksız fiillerde zarar görenin ikametgahında da tazminat davası açılabilir. Örneğin, Balıkesir’de iş kazası geçiren bir işçinin ikametgahı İstanbul’da ise tazminat davası İstanbul’da da açılabilir.
Ticari bir iş veya işlemden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları açısından görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir.
MANEVİ TAZMİNAT DAVASI SÜRECİ VE ZAMANAŞIMI
Tazminat davaları, taraf iddialarının ileri sürülmesi, tanık dinlenmesi, maluliyet oranı tespiti, kusur tespiti, maddi zararın hesaplanması gibi aşamalardan oluşur. Tazminat davasını ele alan mahkeme, her aşamada gerekli tespitler yapıldıktan sonra tarafların itirazlarını değerlendirir. Örneğin, bilirkişi tarafından yapılan kusur tespitine tarafların itirazı varsa, mahkeme itirazı değerlendirir, itirazı yerinde görürse dosyayı yeniden kusur bilirkişisine gönderir. Tüm bu işlemler ve işlemlere itiraz edilip edilmemesi tazminat davasının ne kadar sürede sonuçlanacağını belirler. Tazminat davaları yerel mahkemede ortalama 1,5 – 2 yıl gibi bir sürede sonuçlanmaktadır.
Zamanaşımı Türk Borçlar Kanunu'nun 72.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.’’
SONUÇ
Manevi tazminat, sadece bir maddi zarar değildir; bir kişinin ruhsal sağlığını yeniden inşa etmek ve yaşadığı acıyı telafi etmek için başvurulan bir hukuk aracıdır. Manevi tazminat davası açmak kişilerin ilgili kişilerin dava dilekçelerinde belirttikleri miktarlar ancak gerçekçi olduğu ve tespit edilebildiği durumlarda hâkim tarafından kabul edilebilmektedir. Mahkemeye sunulan miktarın hesaplanan miktardan düşük veya üzerinde olduğu durumlarda mahkeme tarafından reddedilebilme durumu bulunmaktadır.
Bu sebepten ötürü sizlerde alanında uzman ekibimiz, tazminat hukukuna dair güncel içtihatları ve mevzuat değişikliklerini yakından takip ederek GNB Hukuk Bürosu olarak müvekkillerimize en etkin ve sonuç odaklı hukuki desteği sunmaktayız. Manevi tazminat davalarına ilişkin hukuki danışmanlık almak ve süreci profesyonel bir yaklaşımla yönetmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.