İş Kazasına Dayalı Tazminat Davalarında Adli Tatil Uygulaması
İş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat davaları, sadece mağdur işçinin değil, aynı zamanda hak sahiplerinin adalet arayışını temsil eder. Özellikle sigortalının vefatı durumunda açılan destekten yoksunluk ve manevi tazminat davaları, sürecin hem insani hem de hukuki boyutunu derinleştirir. Ancak bu davaların şekilsel ve süreye ilişkin detayları sıklıkla göz ardı edilebilmekte ve temyiz süreçlerinde telafisi güç hak kayıpları yaşanabilmektedir.
Adli Tatil Hükümlerinin Uygulanmaması
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 103. maddesi (1-ç) bendine göre hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar için Adli Tatil hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır. Bu hüküm, iş kazasına dayalı tazminat davalarının adli tatil sürecinde de işlem görmesini sağlar.
Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin Kararları
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/11679
Karar No: 2023/95
Karar Tarihi: 10.01.2023
*İŞ KAZASINA DAYALI MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ
*ADLİ TATİLDE GÖRÜLEBİLEN DAVALAR
*TEMYİZ DİLEKÇESİNİN REDDİ
> 6100 S.HMK m. 102, 103, 110, 352, 361, 366; 6098 S.TBK m. 50, 51
ÖZETİ: Uyuşmazlık, iş kazası neticesinde vefat eden sigortalının hak sahiplerinin destekten yoksunluk tazminatı ve manevi tazminata hak kazanıp kazanamadığına ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Anılan Kanunun 103/1-ç maddesi kapsamında hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar için Adli Tatil hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar, davacılar vekiline10.08.2022 tarihinde tebliğ edilmiş; temyiz dilekçesi ise adli tatil hükümleri uygulanmayan iş bu dava için yasal süre geçirildikten sonra 05.09.2022 tarihinde verilmiş olmakla u kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.
“İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/3394 E., 2022/1298 K.
DAVACILAR : 1-... 2- ... (10211646034)
3-... 4-...
5-... (41041616744) mirasçıları;
a)... b) ...
c) ... (10211646034) d) ...
e) ... f) ... g) ...
h) ... vekilleri Avukat ...
İHBAR OLUNAN : ... Sigorta A.Ş. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 11.09.2019
KARAR : Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Anadolu 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/690 E., 2021/724 K.
Taraflar arasındaki iş kazasından vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında ksımen kabul ve kısmen redde dair karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin desteği sigortalı ...'nun 19.10.2018 tarihli iş kazası neticesinde vefatı nedeniyle eşi Bakiye, çocukları ... ve ... ile ana ... ile Baba ... lehlerine belirsiz alacak davası mahiyetinde 200,00 TL'şer maddi, eş lehine 250.000,000 TL çocukların her biri lehine 125.000,00 TL'şer, anne ve baba lehlerine 75.000,00 TL'şer manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
2.Davacılar vekili 07.09.2021 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat istemini eş Bakiye için 324.236,70 TL'ye, çocukları ... için 35.317,57 TL'ye, ... için 12.769,46TL'ye ana ve baba için 20.000 TL'şer olarak artırmıştır.
II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin gerçekleştirdiği tüm işlerde, işçilere görevleri kapsamında bulunan işi ne şekilde yapmaları gerektiği anlatıldığını, yüklenici işçileri de bu açılardan denetlenmekte ve işi yaparken hangi koruyucu malzemeleri kullanmaları gerektiği açıklandığını, işin niteliğine göre karşılaşılması muhtemel riskler hakkında işçilere bilgi ve eğitim verildiğini, gerekli koruyucu malzemeler tedarik edilmekte olduğunu, tüm bu eğitimler, bilgilendirmeler, zimmet tutanakları vs. özlük dosyası içerisinde bulunduğunu, gerçekleşen kaza öncesinde belirli aralıklarla periyodik olarak iş güvenliği eğitimine tabi tutulan müteveffa, uzun süredir aynı iş kolunda çalışmış ve mesleki yeterlilik belgesine sahip bir işçi olarak işin tüm gereklerini bilmekte olup "yaşı ve tecrübesi itibariyle tehlikeyi öngörebilecek bir kişi" olduğundan bu anlamda gerçekleşen kazada asli ve tam kusurlu olduğunu, müteveffanın görevinin bantın üst kısmında özel olarak ayrılmış bant konveyör yürüyüş hattı boyunca gezerek bantta dönmeyen rulo bulunup bulunmadığını, kayma vb. olup olmadığını göz ile kontrol etmek olduğunu, bantta dönmeyen bir kısım bulunduğunda yahut bir arıza ihtimalinde bu durumu yükleme bittikten sonra, çok acil durumlarda ise sistem durdurulup ilgili birime bildirildikten sonra yetkili birimce gerekli tamir ve bakımı yapılmakta olduğunu, banttan dökülenlerin ve bandın temizlenmesinin ise, yükleme işi bittikten sonra tüm sistemler kapatıldıktan sonra yapıldığını, dava konusu olayda, müteveffanın bantın alt kısmında kürekle banta sıkışmış halde bulunmuş olduğunu, dolayısıyla müteveffanın iş tanımına uygun olmayan şekilde hareket ettiğinin anlaşıldığını, olayın yaşandığı gün bandın üst kısmından yani yürüyüş yolundan göz ile kontrol etseydi tambura sıkışma ihtimali olmayacak olduğunu, böylece müteveffanın "İşçiler çalışma esnasında, kendi can güvenliklerini ve sağlıklarını tehlikeye düşürecek, herhangi bir kazaya sebebiyet verecek türde hatalı çalışma hal ve hareketlerinden kaçınacaklar, işyerinde işverence alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyacaklardır" şeklindeki 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Md.19 hükümleri uyarınca asli ve tam kusurlu olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 03.02.2010 tarihli ve 2010/21-36 E. ve 2010/67 K. sayılı kararında açıkça ifade edildiği üzere işverenin kusurlu eylemi ile zarar arasında uygun bir illiyet bağının bulunmadığı hallerde, işverenin sorumluluğundan söz edilemeyecek olduğunu, dava konusu olaya ilişkin İnebolu Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/397 E. sayılı dosyasının celbi ile söz konusu ceza davasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini, davacının kendi kusuru ile meydana gelmiş olması sebebiyle davanın redini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle;
1.Davanın kısmen kabulüne Net 324.236,70 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ...'na ödenmesine,
2. Net 12.769,46 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ...'na ödenmesine,
3. Net 35.317,57 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ...'na ödenmesine,
4. Net 10.000,00TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile müteveffanın babası ...'na ödenmesine,
5. Net 10.000,00TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile müteveffanın annesi ...'na ödenmesine,
6. Net 150.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ...'na ödenmesine,
7. Net 100,000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ...'na ödenmesine,
8. Net 100,000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ...'na ödenmesine,
9. Net 20.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile müteveffanın babası ...'na ödenmesine,
10. Net 20.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile müteveffanın annesi ...'na ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve daval vekileri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf sebeplerinde özetle; Hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu taleplerinin tamamına hükmedilmesi gerektiğini, hükmedilen maddi ve manevi tazminatlara her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğunu, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın talepleri doğrultusunda kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf sebeplerinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, SGK'dan mütevaffanın anne ve babasına gelir bağlanmadığından bu davacıların maddi tazminata hak kazanamayacağını, ükme esas alınan bilirkişi raporunda bilirkişi tarafından henüz bir içtihat yokken TRH-2010 tablosunun esas alınacağına dair tespit hatalı olup PMF-1931 tablosuna göre hesaplama yapılması gerektiğini, müteveffanın ücret bordrosunun dosyaya sunulmuş olmasına rağmen hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hatalı ücret tespitiyle hesaplama yapılması hukuka aykırı olduğunu, müteveffanın kızı ... için 18 yaşına kadar destek süresi hesaplanması gerekirken 25 yaşına kadar destek süresi ile hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, kusur raporundaki bilirkişi heyetinin, kusurun dağılımına ilişkin tespitleri eksik ve hatalı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde işçinin bir çok kusurunu tespit etmesine karşın bilirkişi heyetinin müvekkilinin asli kusurlu olduğu yönünde ulaştığı sonucun hatalı olduğunu, gerçekleşen kaza bir bütün olarak değerlendirildiğinde olayda müteveffanın ağır kusuru söz konusu olmakla, makul, orta zekalı ve davranışlarının sonuçlarını kavrayabilecek bir kişi olan müteveffanın asli ve tam kusurlu olduğunu, bu yönde yaptıkları itirazın mahkemece değerlendirilmediğini, Mahkemece tüm davacılar bakımından verilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olup zenginleşmeye sebep olduğunu, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1-Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile " Somut olayda her bir davacı yararına ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi yönündeki davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
2. Davalı vekilince davcı taleplerinin zamanaşımına uğradığı ileri sürülmüş ise de davaya konu iş kazası tarihinin 19.10.2018 olduğu, dava tarihinin 11.09.2019 olduğu, maddi tazminat davasının belirsiz alacak davası şeklinde açıldığı manevi tazminat davası yönünden dava değerinin arttırılmadığı görülmekle dava konusu maddi ve manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğramadıkları bu yöndeki davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 22.06.2018 tarih 2016/5 E - 2018/6 sayılı kararında, ana ve/veya babanın çocuğunun haksız fiil ve veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, destek ilişkisinin varlığının ispatı için Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'ndan gelir bağlanması şartının aranmayacağı, destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların ana ve/veya babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerektiği kabul edilmiştir. Eldeki davada, yapılan incelemede, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından davacı anne ve babaya gelir bağlanmadığı açıktır. Mahkemece, farazi desteğin karine olduğu kabul edilerek, Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. maddeleri uyarınca, somut olayın özelliğine göre davacı anne ve baba yararına hakkaniyete uygun makul bir maddi tazminata hükmedildiği görülmekle bu yöndeki davalı istinafının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
4. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin kurum tarafından açılan rücu davalarında da istikrarlı bir şekilde uyguladığı üzere, ülkemize özgü ve güncel verileri içeren, “TRH 2010” tablosunun iş kazası ve meslek hastalığından kaynaklı maddi tazminat davalarında da bakiye ömrün belirlenmesinde nazara alınması gerektiği açıktır. (Yargıtay 10. H.D. 23.02.2021 tarih ve 2020/9717 E- 2021/2003 K sayılı ilamı da bu yöndedir Yapılan açıklamalar ışığında mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporunda “TRH 2010” tablosunun esas alınmaması yönündeki davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
5. Yerleşik uygulamalara göre kural olarak, kız çocuklarının köyde oturmaları halinde 18, kentte oturmaları durumunda ise 22 yaşına kadar, erkek çocuklarının ise 18 yaşına kadar destek görecekleri, ancak çocukların içinde bulundukları koşullara göre, yüksek öğrenim görebileceklerinin kabulünün gerektiği hallerde 25 yaşına kadar destekten yararlandırılmalarının gerekeceği, karara esas alınan rapora göre davacı çocukların içinde bulundukları koşulların özelliğine göre, yüksek öğrenim görebileceklerinin kabulü ile 25 yaşına kadar destekten yararlandırılmaları yönündeki hesabın dosya kapsamına uygun olduğu görülmekle bu yöndeki davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
6. Karara esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde davacı ücretinin sgk hizmet cetveline kuruma bildirilen miktar esas alınarak yapıldığı, bu hesaplama yönteminin dosya kapsamına usul ve yasaya uygun bulunmadığı, dava dilekçesinde davacı ücret miktarı yönünden beyanda bulunulmadığı davacıya ait bordronun dosyaya sunulduğu, sunulan bordrodaki belirtilen ücretin aksinin davacı tarafça iddia ve ispat edilemediği, görülmekle davacı ücretinin dosyaya sunulan bordro gibi kabul edilmesi gerekeceği bu yöndeki davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu, buna göre bilirkişiden ek rapor alındığı raporda yapılan hesaplamaların dosya kapsamına usul ve yasaya uygun olduğu buna göre davacıların maddi tazminat miktarlarının 26.05.2022 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen miktarlar esas alınarak hüküm kurularak yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
7. Somut uyuşmazlıkta, davacıların söz konusu olay nedeni ile duyduğu manevi ızdırap, ve ruhsal sıkıntılar nedeni ile yerel mahkemece manevi tazminata hükmedilmesi doğru olsa da, tarafların kusur durumları, olayın oluş şekli, ekonomik durumları, olay tarihinden bu yana işleyecek faiz oranları ve mütevefanın mirasçı sayısı dikkate alındığında mahkemece bu ilkeler göz önünde bulundurularak takdir edilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğu olduğu ve hükmedilen manevi tazminat miktarının bir miktar düşürlümesi gerektiği kanaati ile davacı istinafının reddi gerektiği, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla davacılar lehine 315.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilerek manevi tazminat talebi yönünden mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
8.a-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince Esastan Reddine,
b-Davalının istinaf başvurusunun kısmen yerinde olduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararın kısmen usul ve yasaya aykırı olduğu, ancak dosyada delillerin toplanmış olmasına göre karardaki hata ve eksikliklerin yerel mahkemesine gönderilmeksizin dosya üzerinden Dairemizce değerlendirilip yeniden hüküm kurulabileceği anlaşıldığından, HMK 'nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına,
c-Davanın kısmen kabulüne,
-Net 291.950,51 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ...'na ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Net 8.561,36 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ... Bektaşoğluna ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Net 27.978,98 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ...'na ödenmesine,
-Net 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile müteveffanın babası ... mirasçılarına miras payları oranında ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Net 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile müteveffanın annesi ...'na ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Net 125.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ...'na ödenmesine,
-Net 75.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ...'na ödenmesine,
-Net 75.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı ...'na ödenmesine,
-Net 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile müteveffanın babası ... mirasçılarına miras payları oranında ödenmesine,
-Net 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile müteveffanın annesi ...'na ödenmesine,
-Fazlaya ilişkin istemin reddine, " karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili temyiz sebepleri olarak özetle; Manevi tazminatların Bölge Adliye Mahkemesince azaltılmasının hatalı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince hükme esas alınan maddi tazminat hesabı hatalı olup, asgari ücretteki değişikliklerin rapora yansıtılması gerektiğini, mevcut delil durumuna göre asgari ücret katının İlk Derece Mahkemesince kabul edilen miktardan azaltılmasının hatalı olduğunu, her bir davacı için ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerektiğini beyanla kararın öncelikle düzeltilerek onanmasını aksi halde bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz sebepleri olarak özetle; istinaf sebeplerinde belirttiği gerekçeleri tekrarlayarak, davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, anne ve babaya gelir bağlanmamış olması nedeniyle bu davacılar lehine maddi tazminat hesabı yapılamayacağını, hesaba esas alınan bakiye ömür tablosunun ve destekten yaralanma sürelerinin emsal kararlara aykırı belirlendiğini, müvekkilinin %75 oranında kusurlu kabulünün hatalı olduğunu, kusur raporuna itirazın karşılanmadığını, davacının ağır kusurlu olduğunu manevi tazminat miktarlarının fazla olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
C.A. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
2. Anılan Kanunun 103/1-ç maddesi kapsamında hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar için Adli Tatil hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır.
3. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
4. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar, davacılar vekiline10.08.2022 tarihinde tebliğ edilmiş; temyiz dilekçesi ise adli tatil hükümleri uygulanmayan iş bu dava için yasal süre geçirildikten sonra 05.09.2022 tarihinde verilmiş olmakla u kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.
C.B. Davalı vekilinin (oğul) ..., ..., ... ve (baba) ... mirasçıları lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminatlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde,
1.Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nu 110. maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı açıktır.
3.Dosya içeriğine göre davacı (oğul) ... için 8.561,36 TL maddi ve 75.000,00 TL manevi, ... için 27.978,98 TL maddi ve 75.000,00 TL manevi , (baba) ... mirasçıları ve ... için 10.000,00 TL'şer maddi ve 20.000,00 TL'şer manevi tazminata karar verildiği her bir tazminat hükmünün Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşıldığından davalının bu kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.
C.B. Davalı vekilinin davacı ... lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazası neticesinde vefat eden sigortalının hak sahiplerinin destekten yoksunluk tazminatı ve manevi tazminata hak kazanıp kazanamadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 417.maddesi, 5510 sayılı Kanunun 13. Maddesi ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 4. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz edenin sıfatına, davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü temyiz kapsamn nedenlerine ve özellikle somut olayda davaya konu iş kazasının 09.10.2018 tarihinde gerçekleştiği ve davanın 11.09.2019 tarihinde açılmakla zamanaşımı süresinin dolmadığı, mahkemece davaya konu iş kazası nedeniyle hükme esas alınan kusur oran ve aidiyetlerinin iş kazasının oluşuna uygun olması, hükme esas alınan hesap raporundaki hesap ilkelerinin, bakiye ömür tablosu ve destekten yararlanma sürelerinin Dairemizce benimsenen ilkelere uygun olması, davacı lehine takdir edilen manevi tazminat miktarının da uygun olduğu, Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinde gösterilen sebeplerin yerinde olduğu dikkate alındığında kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE,
2. Davalı vekilinin davacılardan (oğul) ..., ..., ... ve (baba) ... mirasçıları lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminatlara yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
3. Davalı vekilinin davacı ... lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminata yönelik temyiz isteminin Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2024/11434
Karar No: 2025/6815
Karar Tarihi: 28/04.2025
*İŞ KAZASINA DAYALI MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ
*ADLİ TATİLDE GÖRÜLEBİLEN DAVALAR
*TEMYİZ DİLEKÇESİNİN REDDİ
> 6100 S.HMK m. 102, 103, 352, 361, 366; 10 HD 10.01.2023 tarih ve 2022/11679 E.- 2023/95 K.
ÖZETİ: Temyiz istemi, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin 12.08.2024 tarihli ek kararına ilişkindir. Sigortalının iş göremezliğe uğramasından, gerekse de vefatı nedeniyle destekten yoksunluktan kaynaklı hak sahipleri tarafından açılan tazminat davaları yönünden adli tatil hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar, davacı vekiline 14.07.2024 tarihinde tebliğ edilmiş; temyiz dilekçesi ise yasal süre geçirildikten sonra 08.08.2024 tarihinde verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süre aşımı sebebiyle reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar Kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekir.
“İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1741 E., 2024/1262 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Solhan Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2021/8 E., 2023/85 K.
Taraflar arasındaki iş kazasından kaynaklanan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince 12.08.2024 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartları ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Temyiz istemi, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin 12.08.2024 tarihli ek kararına ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Diğer taraftan, sigortalının iş göremezliğe uğramasından, gerekse de vefatı nedeniyle destekten yoksunluktan kaynaklı hak sahipleri tarafından açılan tazminat davaları yönünden adli tatil hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır. (Dairemizin 10.01.2023 tarih ve 2022/11679 E.- 2023/95 K. sayılı ilamı da bu yöndedir)
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar, davacı vekiline 14.07.2024 tarihinde tebliğ edilmiş; temyiz dilekçesi ise yasal süre geçirildikten sonra 08.08.2024 tarihinde verilmiştir.
Temyiz dilekçesinin süre aşımı sebebiyle reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar yukarıda anılan Kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Bölge Adliye Mahkemesince verilen 12.08.2024 tarihli ek kararın ONANMASINA,
Temyiz yoluna başvuru harcı ve aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2024/11584
Karar No: 2025/1018
Karar Tarihi: 22.01.2025
*İŞ KAZASINA DAYALI MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ
*ADLİ TATİLDE GÖRÜLEBİLEN DAVALAR
*TEMYİZ DİLEKÇESİNİN REDDİ
> 6100 S.HMK m. 102, 103, 352, 361, 366;
ÖZETİ: Temyiz istemi, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin 04.09.2024 tarihli ek kararına ilişkindir. Sigortalının iş göremezliğe uğramasından, gerekse de vefatı nedeniyle destekten yoksunluktan kaynaklı hak sahipleri tarafından açılan tazminat davaları yönünden adli tatil hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar, davalı vekiline 14.07.2024 tarihinde tebliğ edilmiş; temyiz dilekçesi ise yasal süre geçirildikten sonra 19.08.2024 tarihinde verilmiştir.
“İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 50. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/558 E., 2024/880 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 22. İş Mahkemesi
SAYISI : 2016/801 E., 2024/17 K.
Taraflar arasındaki iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince 04.09.2024 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
Ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartları ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Temyiz istemi, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin 04.09.2024 tarihli ek kararına ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Diğer taraftan, sigortalının iş göremezliğe uğramasından, gerekse de vefatı nedeniyle destekten yoksunluktan kaynaklı hak sahipleri tarafından açılan tazminat davaları yönünden adli tatil hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır. (Dairemizin 10.01.2023 tarih ve 2022/11679 E- 2023/95 K sayılı ilamı da bu yöndedir)
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar, davalı vekiline 14.07.2024 tarihinde tebliğ edilmiş; temyiz dilekçesi ise yasal süre geçirildikten sonra 19.08.2024 tarihinde verilmiştir.
Temyiz dilekçesinin süre aşımı sebebiyle reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar yukarıda anılan Kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddine dair söz konusu kararın onanması gerekir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Bölge Adliye Mahkemesince verilen 04.09.2024 tarihli ek kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının ilgiliye yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2025/3403
Karar No: 2025/6103
Karar Tarihi: 16.04.2025
*İŞ KAZASINA DAYALI MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ
*ADLİ TATİLDE GÖRÜLEBİLEN DAVALAR
> 6100 S.HMK m. 102, 103;
ÖZETİ: Uyuşmazlık, iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına ve ek kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile gerekçeli kararının 27.07.2024 tarihinde davalı vekiline tebliğ edilmesi ve kararın istinaf süresi sonrası 14.08.2024 tarihinde istinaf edilmesi ile davanın adli tatilde görülebilen davalarda olması sonucu ek kararın (İlk Derece Mahkemesi, 21.08.2024 tarihli ek kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun süreden reddine karar verilmiştir.) yerinde olduğu belirtilerek, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
“İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1991 E., 2024/2196 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/681 E., 2024/658 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, iş kazası nedeniyle davacılara maddi ve manevi tazminat verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi, 21.08.2024 tarihli ek kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun süreden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına ve ek kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile gerekçeli kararının 27.07.2024 tarihinde davalı vekiline tebliğ edilmesi ve kararın istinaf süresi sonrası 14.08.2024 tarihinde istinaf edilmesi ile davanın adli tatilde görülebilen davalarda olması sonucu ek kararın yerinde olduğu belirtilerek, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, davanın adli tatile tabi davalardan olması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davanın adli tatilde görülen davalardan olmasına göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.