İhtiyatî Haciz Niteliğinde İhtiyatî Tedbir
Borç ilişkilerinde alacaklının haklarını korumak amacıyla getirilen geçici hukuki korumalar, Türk hukukunda önemli bir yere sahiptir. Bu korumalardan en çok karşılaşılanları ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî hacizdir. Uygulamada zaman zaman karıştırılan bu iki kavram, aslında farklı amaçlara ve şartlara sahiptir.
Bu yazıda, ihtiyatî tedbir ile ihtiyatî haczin hukuki nitelikleri, farkları ve uygulamadaki yansımaları incelenecektir. Ayrıca Yargıtay kararlarından örnekler verilerek konu somutlaştırılacaktır.
GEÇİCİ HUKUKİ KORUMALAR NEDİR?
Geçici hukuki koruma, bir hakkın dava veya takip sürecinde zarar görmesini, devredilmesini ya da icrasının imkânsız hâle gelmesini engellemek amacıyla alınan geçici önlemlerdir.
-İhtiyatî Haciz: Para alacaklarının güvence altına alınması için borçlunun malvarlığına geçici olarak el konulmasıdır. (2004 s. İİK m.257-268) İhtiyatî haciz, HMK 406. maddesinin 2. fıkrasında geçici hukukî koruma olarak kabul edilmiş, ihtiyatî haczin şartları ve etkileri ise İİK’nın 257. maddesinde düzenlenmiştir.
-İhtiyatî Tedbir: Para dışındaki hakların korunması için dava konusu şey üzerinde mahkemece alınan önlemlerdir. (6100 s. HMK m.389-399)
İHTİYATÎ HACİZ NEDİR?
İhtiyatî haciz, alacaklının para alacağını teminat altına almak amacıyla başvurabileceği bir korumadır.
Şartları;
-Vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcu bulunmalıdır.
-Vadesi gelmemiş borçlarda ise borçlunun mallarını kaçırma, gizleme veya yerleşim yeri olmama gibi özel durumların varlığı gerekir.
Özellikleri;
-Sadece para alacaklarına uygulanır.
-Borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulur.
-Takip kesinleştiğinde ihtiyatî haciz, kesin hacze dönüşür.
İhtiyatî haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyatî haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir. Öte yandan maddenin 1. fıkrasına göre ihtiyatî haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyatî haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır.
Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminatı haiz olduğu için ihtiyatî hacize gerek yoktur. Fakat rehinli malın kıymetinin rehinli alacağı karşılamayacağı tahmin ediliyorsa, karşılanamayacağı (açık kalacağı) tahmin edilen bölümü için, ihtiyatî haciz istenebilir.
Yine alacağın rehin ile temin edilmiş olmasına rağmen, istisna olarak ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunluluğu olmayan hâllerde, alacaklı (rehinle temin edilmiş olan alacağı için) ihtiyatî haciz isteyebilir (B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku El kitabı, Türkmen Kitabevi, ... 2004, s. 883).
Şartların bulunması hâlinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı başka bir şart aranmaksızın ihtiyatî haciz isteme hakkına sahiptir.
Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyatî haciz talep edilebilmesi ise; İİK’nın 257. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir.
İHTİYATÎ TEDBİR NEDİR?
İhtiyatî tedbir, para dışındaki hakların dava sürecinde korunması için düzenlenmiştir. Davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde dava konusunun (müddeabihin) çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte, ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyatî tedbir müessesesi kabul edilmiştir (Pekcanıtez H./ Atalay O./ Özekes M., Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, ... 2012, s. 873).
Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyatî tedbir kararı verilebilir(m.389/1).
Bu noktadan hareketle ihtiyatî tedbir geniş anlamıyla şu şekilde tanımlanabilir: “İhtiyatî tedbir; kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukukî durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş, geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukukî korumadır” (Kuru B., İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, 1.Baskı, ... 2016, s. 632).
Şartları;
-Hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, imkânsız hale gelmesi veya ciddi zarar doğma ihtimali bulunmalıdır.
-Tedbir konusu, mutlaka uyuşmazlık konusu olmalıdır.
Özellikleri;
-Taşınır veya taşınmaz mallar, fikri haklar gibi para dışındaki haklara uygulanır.
-Çekişmeli malların devrini engellemek amacıyla devrin yasaklanması (örneğin bir taşınmazın satılamaması) şeklinde uygulanabilir.
-Tedbir kararı alındığında, taraf mutlaka belirli süre içinde dava açmalıdır.
Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları çerçevesinde yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır.
İhtiyatî tedbirde asıl olan, ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesinde bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hâkime bırakılmış, ancak ihtiyatî tedbirin “uyuşmazlık konusu hakkında” verileceği hüküm altına alınmıştır.
İhtiyatî tedbire esas olan hakkın iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu olan hakkı oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (m. 389/1). Bu nedenle ihtiyatî tedbir, dava konusu hak, mal ya da şeyler üzerinde uygulanabilir.
Sonuç olarak HMK’nın 389. maddesinde yapılan vurguya dikkat edilmek suretiyle uyuşmazlık konusu olmayan bir mal ya da hakkın üzerine ihtiyatî tedbir konulmamalıdır.
Ancak, özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukukî korumaların alanına giren konularda ihtiyatî tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukukî koruma ihtiyatî hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukukî korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyatî tedbir kararı verilmemelidir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 877).
İHTİYATÎ HACİZ İLE İHTİYATÎ TEDBİR ARASINDAKİ FARKLAR
AMAÇ FARKI:
İhtiyatî Haciz; Para alacağını güvence altına almak.
İhtiyatî Tedbir; Uyuşmazlık konusu hakkı korumak.
Bu sebeple bir para alacağının korunması için ihtiyatî tedbir yoluna değil; ancak ihtiyatî haciz yoluna başvurulabilir. İhtiyatî hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir. Hâlbuki ihtiyatî tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur.
İhtiyatî haciz belirli bir alacak miktarı için konulduğundan, ihtiyatî hacizin uygulanmasında da bu miktar dikkate alınacaktır. İhtiyatî tedbirde çekişmeli şey veya hak üzerinde tedbir konulması yeterlidir; miktarın bu bakımdan önemi yoktur. Oysa ihtiyatî hacizde üzerine ihtiyatî haciz konulan malvarlığı miktarının alacağı karşılayıp karşılamaması önem taşıdığından kıymet takdiri gerekecektir. Genel anlamda borçlunun malvarlığının ihtiyaten haczedildiğinin belirtilmesi yeterli değildir
KAPSAM:
İhtiyatî Haciz; Sadece yalnız para (ve teminat) alacakları hakkındaki davalarda (veya icra takiplerinde)
İhtiyatî Tedbir; Paradan başka şeyleri ve (haklar, taşınır ve taşınmaz mallar) diğer talepler,
Hukukî korumaya konu olabilecek, çekişme ve dava konusu edilebilecek tüm taleplerin ihtiyatî tedbirin konusunu oluşturması mümkündür (m. 389).
SEBEP:
İhtiyati Tedbir sebepleri için bir sınırlama mevcut değilken (HMK m.389),
İhtiyati Haciz sebepleri bakımından sınırlayıcı bir sayım söz konusudur (İİK m.257).
Bunun sonucu olarak da ihtiyatî haciz için Kanunda açıkça belirtilen şartların ve sebeplerin bulunmaması hâlinde, ihtiyatî tedbire ilişkin genel hükümlerden hareket edilerek ihtiyatî haciz kararı verilemez.
UYGULAMA:
İhtiyatî Hacizde; borçlunun malları üzerinde çekişme bulunmaz.
İhtiyatî Tedbirde; mallar çekişmelidir ve dava konusudur.
İhtiyatî tedbirde çekişmeli ve bu nedenle dava konusu olan şey (mesela, taşınır veya taşınmaz bir mal) hakkında önleyici nitelikte tedbir alınır; buna karşılık ihtiyatî hacizde, alacaklıya henüz kesin haciz isteme yetkisinin (m.78;37) gelmediği bir dönemde, alacaklının para alacağının zamanında ödenmesi güvence altına alınır.
İhtiyatî hacizde (ihtiyaten) haczedilen mallar üzerinde (bu malların borçluya ait olduğu hakkında) bir çekişme yoktur ve bu nedenle bu mallar alacaklının açtığı veya yaptığı (veya açmayı veya yapmayı düşündüğü) bir dava veya icra takibinin konusu değildir. Oysa ihtiyatî tedbirde, üzerine ihtiyatî tedbir konulan mallar çekişmeli olup, davacının açmış olduğu veya ilerde açmayı düşündüğü bir davanın konusudur. Taşınmaz mallar üzerine ihtiyatî tedbir konulması hâlinde, genellikle taşınmazın başkasına devrinin yasaklanmasına (ferağdan men'ine) da karar verilmektedir ve üzerine ihtiyatî tedbir konulan taşınmaz başkasına satılamamakta/devredilememektedir. Oysa, borçlu, üzerine ihtiyatî haciz konulmuş olan taşınmazını başkasına satabilir/devredebilir (İİK m.261 ve m.91).
SONUÇ:
İhtiyati Haciz; Mal satılarak alacak ödenir.
İhtiyati Tedbir; Mal aynen davacıya verilir.
İhtiyatî hacizde alacaklı ihtiyatî haczi kesin hacze dönüşürse, üzerine ihtiyatî haciz konulmuş olan mal icra dairesi tarafından satılır ve bedeli ile alacaklının alacağı ödenir. Oysa ihtiyatî tedbirde, davacı davayı kazanırsa, üzerine ihtiyatî tedbir konulmuş olan mal aynen davacıya verilir (teslim edilir).
İhtiyatî haciz kararından sonra alacaklı borçlu hakkında mutlaka dava açmaya mecbur olmayıp icra takibinde de bulunabildiği hâlde (İİK mad. 264), ihtiyatî tedbir kararı alan kimse mutlaka süresi içinde dava açmak zorundadır.
İHTİYATÎ HACİZ NİTELİĞİNDE İHTİYATÎ TEDBİR
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 406. maddesinin gerekçesinde “…Uygulamada farklı geçici hukukî korumaların birbirinin yerine kullanılmasının, hatta “ihtiyatî tedbir zımnında ihtiyatî haciz kararı verilmesi” gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukukî koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.” denilmiştir. Burada açıkça görülebileceği üzere, ihtiyatî tedbir ile ihtiyatî haciz tedbirlerinin karıştırılmaması ve bu tedbirlerin birbirinin yerine kullanılmaması gerekmektedir. Madde gerekçesinde de açıkça ifade edildiği üzere “ihtiyatî tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz” ya da “ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir” gibi kavramlardan uzak durulması ve bu kavramların kullanılması hâlinde talepte bulunandan, ihtiyatî tedbir mi yoksa ihtiyatî haciz mi istediği konusunda talebini somutlaştırması istenmelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20.05.2021 T. ,2017/1796 E, 2021/607 K)
Davacı her ne kadar ihtiyatî tedbir istemiş olsa da, talebin amacı para alacağını güvenceye almak olduğundan mahkeme, talebi ihtiyatî haciz olarak değerlendirmelidir. (HGK 2013/21-1791 E., 2013/1676 K.)