01 Blog
31-07-25
Ceza Yargılamasında Uzlaşma Halinde Araç Değer Kaybı Talebi

SİGORTACININ SORUMLULUĞU
Karayolları Trafik Kanunu’na (KTK) göre motorlu araçların işletilmesinden doğan zararlar için araç işletenleri kusursuz sorumludur. KTK m.85/1, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir eşyanın zarara uğramasına sebep olursa, aracın işleteni doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumludur” diyerek bu tehlike sorumluluğunu düzenler. KTK m.91 ise bu sorumluluğu karşılamak üzere mali sorumluluk (trafik) sigortası yaptırmayı zorunlu kılar. Bu sigorta, araç işletenin üçüncü şahıslara verdiği bedeni zararlar ve mallara gelen zararları belirlenen limitler içinde temin eder.

Türk Ticaret Kanunu (TTK) da zorunlu sorumluluk sigortasıyla ilgili hükümler getirir. TTK m.1484/2’ye göre, sigortacı sigortalıya (işleten/eşya sahibi) karşı borcundan kurtulmuş olsa bile zarar görene karşı ödeme borcu zorunlu sigorta tutarına kadar devam eder. Yani sigortacı, sigortalısı ödemeyi yapsa veya borçtan kurtulsa da, üçüncü kişiye karşı poliçe limitine kadar tazminat ödemek zorundadır. Ayrıca KTK m.90 uyarınca zorunlu sigorta kapsamındaki tazminat ve maddi/ manevi tazminat taleplerinde boşluk olması halinde Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümleri uygulanır.

Zorunlu trafik sigortası genel şartları da “zarar” kavramını geniş yorumlar. Örneğin, Genel Şartlar A.2/d bendine göre zarar; trafik kazasında üçüncü şahısların malvarlığında doğrudan azalmaya veya bedensel zarara sebep olan ekonomik kayıptır. Bu tanım içinde araçtaki değer kaybı da “malvarlığındaki azalma” olarak ele alınır. Özetle, işleten (sigortalı) ile sigorta şirketi, kazada oluşan zarardan müştereken sorumludur; dolayısıyla sigortacı, taşıt kazasında ortaya çıkan bedeni zararlar ve üçüncü kişilerin mallarına gelen zararları, teminat limitleri ölçüsünde tazmin eder.
 

Kapsam dışı hâller: KTK’nın 92/1-b ve devamı uyarınca bazı durumlar zorunlu sigorta kapsamı dışındadır. Bunlar arasında özellikle “hasar sebebiyle trafikten çekme veya hurdaya çıkarma işlemi görmüş araçların değer kaybı talepleri” de sayılmıştır. Yani kaza nedeniyle aracı pert (hurdaya) ayrılan kişilerin bu araçtaki değer kaybını trafik sigortasından talep etme imkanı 2021’de yapılan değişiklikle kaldırılmıştır.
 

CEZA YARGILAMASINDA UZLAŞMA VE SİGORTACIYA BAŞVURU HAKKI
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 253. maddesinde düzenlenen uzlaşma kurumunda, mağdur ile şüpheli arasındaki anlaşma sonucunda soruşturma veya kovuşturma sonlanır. 18/10/2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi kararı ile CMK m.253/19’daki “uzlaşma sağlanması halinde tazminat davası açılamaz” hükmü iptal edilmiştir. Bu kararla, uzlaşma olsa bile tazminat davası açılmasının önü açılmıştır.

Eskiden, uzlaşma tutanağı ilam hükmünde kabul edildiğinden mağdur, tazminat davasından vazgeçmiş sayılırdı. Yargıtay ve bölge mahkemeleri de bu yaklaşımı uygulamış, uzlaşan tarafın – trafik sigorta şirketi dahil – tazminat taleplerinden feragat ettiği yönünde kararlar vermiştir. Örneğin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (9.HD, 14.06.2022, 2022/1176 K.) uzlaşma tutanağının ilam niteliği taşıdığını belirterek, işletenin yükümlülüğünü üstlenen sigortacının da feragat edildiğinden davanın reddi gerektiğine hükmetmiştir.

Ancak yukarıda anılan AYM iptali sonrasında artık uzlaşma otomatik olarak feragat anlamı taşımayacak; mağdur, uzlaşma sırasında aldığı bedelin yeterli olmadığını düşünürse sigortacıya başvurup eksik ödemeyi talep edebilecektir. Elbette, uzlaşma tutanağında tarafların açıkça tüm zararlar için anlaşıp birbirlerinden feragat ettiklerine ilişkin hükümler varsa bu durumda sigortacı rücu yoluna gidebilir; zira TBK’nın genel hükümleri uyarınca taraflar aralarında diledikleri konularda feragat edebilir. Ancak artık uzlaşmanın kendiliğinden tazminat davasından feragat sayılması hukuken mümkün değildir.
 

DEĞER KAYBI TEMİNAT KAPSAMI VE YARGITAY İÇTİHATLARI
Yargıtay kararları, trafik sigortası teminatının araçtaki değer kaybını da içine aldığını net bir şekilde vurgulamıştır. 

17. Hukuk Dairesi, 05.05.2014 tarihli E.2014/7975-K.2014/7004 sayılı kararında; “Zorunlu mali mesuliyet sigortacısının, karşı araçta meydana gelen gerçek zararı limit dahilinde karşılaması gerekir. Bu kapsamda karşı araçta meydana gelen değer kaybı da sigorta şirketi tarafından tazmin edilmelidir” hükmüyle bu ilkeyi benimsemiştir. Yani zorunlu sigortacı, hasarlı karşı aracın değerindeki azalmayı da “gerçek zarar” olarak kabul edip ödemekle yükümlüdür.
 

Zarar miktarı zorunlu sigorta limitini aştığında aşan kısım ise ihtiyari (ek) mali sorumluluk sigortası ile karşılanır. 
 

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 26.01.2022 2021/19625 E, 2022/982 K sayılı Kanun Yararına Bozma ilamında açıklandığı üzere, örneğin toplam 11.000 TL değer kaybı varsa ve zorunlu sigorta limitinden ödenen miktar 9.031 TL ise geriye 1.969 TL kalır. Bu örnekte eksik kalan 1.969 TL, ihtiyari sigortanın teminat limiti ölçüsünde ödenmelidir. Kararda Yargıtay, “aracın ilk kısım zararının zorunlu sigorta poliçe limiti içinde karşılandığı, limit aşıldığında ise ihtiyari sigorta kapsamında ödeme yapılacağı” hükmüyle böyle bir ayrımı kabul etmiştir. Bu karar, aynı zamanda sigorta şirketlerinin sigorta sınırları içinde kalan değer kayıplarını ödemesi gerektiğini teyit eder.
 

Özetle, araçtaki değer kaybı poliçe limiti ölçüsünde zorunlu trafik sigortasının teminatı kapsamındadır. Hasarın tam karşılanamadığı durumlarda eksik kalan miktar var ise opsiyonel sigortadan talep edilir. 2021’deki KTK 92 değişikliğiyle kaza sonrası hurdaya ayrılan araçların değer kaybı talepleri teminat dışı bırakılmış olsa da, trafikte normal olarak onarılabilir hasarlarda Yargıtay kararları değer kaybının tazmin edileceği görüşündedir.
 

UZLAŞMANIN FERAGAT NİTELİĞİ
CMK m.253/19 iptalinden önce uzlaşmanın, mağdurun tazminat talebinden feragat sayıldığı yaygın bir görüştü. Bu yaklaşımda, uzlaşma tutanağının emsal karar ve ilam niteliğinde olduğu kabul edilir, mağdurun ilerideki tazminat talepleri önlenirdi. 
Ancak Anayasa Mahkemesi’nin iptali ile uzlaşma artık bu sonuçları doğurmayacaktır. Yeniden özetlersek: uzlaşma, taraflarca açıkça anlaşılmadıkça mağdurun otomatik feragatidir diyemeyiz. Mağdur, uzlaşma esnasında belirlenmesi zor zararları sonraya bırakma hakkına sahiptir; AYM de CMK 253/19’u iptal gerekçesinde bu durumu anayasal hak arama özgürlüğünü sınırlama olarak değerlendirmiştir. 
Sonuç olarak, ceza uzlaşması olsa da zarar görenin veya işletenin zorunlu sigortacıya başvuru hakkı ortadan kalkmamıştır. Tam tersine, taraflar uzlaşmada neye anlaştıklarını iyi anlamalı; eksik kaldığını düşündükleri zarar için sigortaya müracaat edebileceklerinin bilinmesi gerekmektedir.
 

WhatsApp Icon