Ceza Mahkemesi Kararlarının Hukuk Davalarına Etkisi
Haksız fiiller çoğu zaman aynı zamanda ceza hukuku anlamında suç teşkil eder. Aynı eylem hakkında hem ceza hem de hukuk davası açılması durumunda, bu davalardan verilen kararların birbirini ne ölçüde etkileyeceği önemli bir hukuki sorundur. Ceza hukuku, suçu cezalandırarak kamu yararını korumayı hedeflerken, özel hukuk, haksız eylemden zarar gören kişinin maddi ve manevi kayıplarını gidermeyi amaçlar. Bu farklı yaklaşımlar nedeniyle, Borçlar Kanunu'nun (TBK) 74. maddesi, hukuk hakimine ceza mahkemesi kararları karşısında geniş bir bağımsızlık tanır. Ancak bu bağımsızlık sınırsız değildir ve bazı durumlarda ceza mahkemesi kararları, hukuk davası için bağlayıcı olabilir.
Bu farklı amaçlara rağmen, iki hukuk dalı kesişmekte ve birbirini etkilemektedir. Peki, bu iki mahkemenin kararları birbirini nasıl etkiler? Temelde farklı amaçlar güden bu iki hukuk dalının kesişim noktalarını ve birbirlerini ne ölçüde etkilediğini inceleyelim.
Türk Borçlar Kanunu'nun 74. maddesi, ceza-hukuk ilişkisini özellikle haksız fiilden doğan tazminat davaları bağlamında düzenlemiştir.
TBK M.74 VE HUKUK HÂKİMİNİN BAĞIMSIZLIĞI
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74. maddesi uyarınca:
"Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz."
Bu hükümle, hukuk hâkimine ceza mahkemesi kararları karşısında önemli bir bağımsızlık alanı tanınmıştır. Ceza mahkemesi haksız eylemin suç teşkil etmediğine karar vermiş olsa bile, hukuk hâkimi bu eylemin hukuka aykırılığını ve tazminat sorumluluğunu kendisi araştırıp karara bağlayabilir.
CEZA MAHKEMESİ KARARLARININ ETKİ BOYUTLARI
1. Kesin Hüküm Yönünden
Hukuk ve ceza davalarının konuları farklı olduğu için, ceza mahkemesi kararları kural olarak hukuk davaları için kesin hüküm oluşturmaz. Ancak istisnai durumlarda, ceza mahkemesi kararı kesin hüküm niteliği kazanabilir. Ancak istisnai durumlar şunlardır:
-Ceza mahkemesinde tazminat isteminin karara bağlanması
-Sahtecilik suçundan mahkûmiyet kararı (Sahtecilik davasının beraatle sonuçlanması halinde ise kesin hüküm oluşmaz)
-Yaş düzeltme kararı (Bu karar kesin hüküm teşkil eder ve aynı kişi hakkında yeniden yaş düzeltme davası açılamaz)
2. Kesin Delil Yönünden
Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusur ve zarar miktarı ile ilgili kararlarıyla bağlı olmasa da, eylemin hukuka aykırılığını ve nedensellik bağını saptayan maddi olgularla bağlıdır. Ceza mahkemesinde kesinleşen maddi olgu tespitleri, hukuk davası için de kesin kanıt niteliğindedir. Bu durum, ceza hakiminin delil toplama konusunda daha geniş yetkilere sahip olmasından kaynaklanır. Özellikle:
-Eylemin hukuka aykırılığı
-Nedensellik bağı (illiyet)
-Maddi olayların varlığı veya yokluğu konularında ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları, hukuk davasında kesin delil niteliği taşır.
3. Zamanaşımı Yönünden
Tazminat davalarında ceza zamanaşımı sürelerinin uygulanabilmesi için, haksız fiilin aynı zamanda suç teşkil etmesi yeterlidir. Ceza davası açılmış veya mahkûmiyet kararı verilmiş olması şart değildir.
Ceza mahkemesinin verdiği kararlar, uzamış ceza zamanaşımının uygulanıp uygulanmayacağını doğrudan etkiler. Örneğin, mahkûmiyet, ceza erteleme, ölüm nedeniyle düşme gibi kararlar zamanaşımının uygulanmasını gerektirirken; suçun işlenmediğine ilişkin beraat veya af nedeniyle düşme kararları zamanaşımı hakkını ortadan kaldırır.
4. Bekletici Sorun Yönünden
Hukuk mahkemesi, ceza davasının sonucunu "bekletici sorun" yapıp yapmama konusunda takdir yetkisine sahiptir. HMK m.165 uyarınca, hüküm verilmesi başka bir davanın sonucuna bağlı ise yargılama bekletilebilir. Doktrinde ve uygulamada, özellikle maddi olguların tespiti konusunda ceza davası sonucunun beklenmesi gerektiği yönünde görüşler ağırlıktadır.
5. Bilirkişi Raporları Yönünden
Ceza mahkemesinde düzenlenen bilirkişi raporları, hukuk hâkimini doğrudan bağlamaz. Taraflar itiraz etmişse, hukuk hâkimi yeni bilirkişi incelemesi yaptırmak zorundadır. Zira ceza ve hukuk davalarında bilirkişi incelemelerinin amaç ve kapsamları farklıdır.
YARGITAY KARARLARI
1. Maddi Olguların Tespitinde Bağlayıcılık
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.04.2014 tarik ve 2013/1008 E, 2014/490 K sayılı kararı: Ceza mahkemesinin maddi olgulara ve "fiilin hukuka aykırılığı"na ilişkin tespitleri, hukuk hâkimini bağlar. Aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması mümkün değildir. Davalı hakkında devam eden bir ceza davası varsa, hukuk mahkemesi bu davanın sonucunu beklemelidir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 28/03/2018 tarihi 2016/6661 E. 2018/2380 K. sayılı kararı: Ceza mahkemesinin kesin mahkûmiyet kararı, hukuk hâkimi için bağlayıcıdır. Somut olayda, davalıya ait hakaret içerikli mesajın varlığı ceza mahkemesi kararıyla sabit olduğundan, hukuk mahkemesi bu olguyu kabullenmeli ve tazminat hesabını buna göre yapmalıdır.
2. Beraat Kararının Etkisi
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2021 tarihli 2021/3896 E, 2021/12134 K, sayılı kararı: Ceza mahkemesinin "delil yetersizliğine dayanan beraat kararı" hukuk hâkimini bağlamaz. Ancak beraat kararı, suçun sanık tarafından işlenmediğinin kesin tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu karar hukuk hâkimini de bağlar.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 02.12.2024 tarihli 2024/424 E, 2024/3991 K sayılı kararı: TBK m.74 uyarınca, ceza mahkemesinin beraat kararı hukuk hâkimini bağlamaz. Ancak ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olgular ve "fiilin hukuka aykırılığı" hukuk hâkimi için bağlayıcıdır. Maddi vakıaların varlığı veya yokluğu ceza mahkemesince kesinleşmişse, hukuk mahkemesi bu konuyu yeniden tartışamaz.
3. İlliyet Bağının Tespiti
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 07.07.2021 tarihli ve 2017/1332 E, 2021/973K sayılı kararı: Ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmü, hukuk hâkimini bağlar. Ceza yargılaması, maddi gerçeği araştırmada daha elverişli olduğundan, bu tespitler hukuk davası için de geçerlidir. Aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması mümkün değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.04.2011 tarihli ve 2011/50 E, 2011/231 K sayılı kararı: Ceza mahkemesinin beraat kararı, kusur derecesi ve zarar tutarı hukuk hâkimini bağlamaz. Ancak maddi olgular (eylem, hukuka aykırılık, nedensellik bağı) konusunda ceza mahkemesi kararları kesin delil niteliği taşır. Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeği araştırmak olduğundan, bu tespitler hukuk davası için de bağlayıcıdır.
4. Bekletici Sorun
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.09.2018 tarihli ve 2017/92 E, 2018/1362 K sayılı kararı: Ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle "fiilin hukuka aykırılığı" konusu ile hukuk hâkimi tamamen bağlı olduğundan, hukuk hâkiminin ceza mahkemesi kararının kesinleşmesini bekletici sorun yapması gerekebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16.09.2021 tarihli ve 2017/498 E, 2021/1023 K sayılı kararı: Ceza davasında sübuta eren maddi olgular, hukuk davası için bağlayıcıdır. Bu nedenle, ceza davasının sonucunun beklenmesinde hukuki yarar vardır. HMK m.165 uyarınca, ceza davasının bekletici sorun yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
5. Kusur Oranının Belirlenmesi
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 17.9.2018 tarihli 2016/6397 E,, 2018/8029 K sayılı kararı: Mahkeme, kendi dosyasında alınan kusur raporları yerine, ceza dosyasındaki kusur oranlarına göre tazminat hesabı yapmıştır. Bu doğru değildir. Ceza dosyasındaki kusur değerlendirmesi ile hukuk dosyasındaki kusur değerlendirmesi çelişiyorsa, mahkeme yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmalıdır. Ceza dosyasındaki kusur raporu, hukuk hâkimi için bağlayıcı değildir.
SONUÇ
Ceza mahkemesi kararları, hukuk davalarını çeşitli yönlerden etkiler. TBK m.74, hukuk hâkimine ceza mahkemesi kararları karşısında önemli bir bağımsızlık tanımıştır. Ancak bu bağımsızlık sınırsız değildir. Özellikle maddi olguların ve hukuka aykırılığın tespitinde ceza mahkemesi kararları kesin delil niteliği taşır ve hukuk hâkimi bu kararlara uymak zorundadır.
Yargıtay içtihatları da bu yönde olup, ceza ve hukuk yargılamaları arasındaki etkileşimi dengeli bir şekilde düzenlemektedir. Hukukçular için önemli olan, her somut olayın kendi şartları içinde değerlendirilmesi ve Yargıtay'ın yerleşik içtihatları doğrultusunda hareket edilmesidir.