Aynı İşyerinde Çalışanların İş Davalarında Birbirlerine Tanıklık Yapması
İş davalarında çalışanların tanıklığı önemli bir delil kaynağıdır, ancak tanıkların güvenilirliği dikkate alınmalıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (HMK m. 240, 250) göre, davada taraf olmayan kişiler tanık olarak dinlenebilir. Ancak tanığın tanıklığının doğruluğu hakkında şüphe uyandıran bir durum varsa, bu iddia ve ispat edilebilir. Mahkeme, tanığa taraflarla olan yakınlığını ve güvenilirliğini etkileyebilecek durumları sorar.
Tanıklığın güvenilirliğini etkileyen bir durum söz konusu olduğunda, sadece tanık beyanlarına dayanarak karar verilmemeli, dava tüm delillerle birlikte değerlendirilmelidir. Özellikle aynı işverene karşı dava açan işçilerin birbirleri lehine tanıklık yapması sıkça rastlanan bir durumdur. İşçilerin birbirlerine tanıklık yapmak suretiyle menfaat birliği içine girmeleri hâlinde beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması ve salt tanık beyanları ile sonuca gidilmemesi gerekir. Yine de işverence sistemli bir biçimde tüm işçilerin hakları ödenmeksizin işten çıkarılmaları hâlinde tüm işçilerin yasal yollara başvurması ortaya çıkabilecek bir olgudur. Böyle bir durumda tanık beyanları, işyerinin özelliği ve işin niteliği gibi diğer taktiri delillerle birlikte değerlendirmeye alınabilir. Bu tür tanıklıklara karşı ihtiyatlı yaklaşılmalı ve beyanları diğer delillerle desteklenmeli, yan deliller var ise dava açmış olsalar bile tanıkların beyanı diğer delillerle birlikte değerlendirilmelidir.
Yargıtay Kararlarından Örnekler ve Özetler
Aynı işverene karşı dava açan işçilerin birbirleri lehine tanıklık yapması konusunda birçok Yargıtay kararı bulunmaktadır. Bu kararlar, bu tür tanıklıkların tek başına ispat için yeterli olmadığını vurgulamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 14.10.2021, E. 2018/1010, K. 2021/1232 kararında; aynı işyerinde çalışan ve işverene karşı dava açan işçilerin birbirleri lehine yaptıkları tanıklığın ispat gücünü tartışmış ve davacı tanıklarının, işveren aleyhine işçilik alacaklarına ilişkin davalarının bulunması nedeniyle, davacı ile menfaat birliği içinde olduklarını belirtmiştir. Bu durumda, davacı tanıklarının beyanlarına ihtiyatlı yaklaşılması gerektiği ve tek başına bu beyanların hükme esas alınmasının mümkün olmadığı vurgulanmıştır. Dosyada fazla çalışmayı ispatlayacak tanık beyanları dışında başkaca yan delil bulunmadığından, davacının haftada 18 saat fazla çalışma yaptığı iddiasının kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Yan delillerle desteklenmeyen davacı tanıklarının beyanları yerine, davalı tanığının beyanına itibar edilerek davacının haftada 9 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir.
Bu karar, aynı işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarının, menfaat birliği nedeniyle tek başına yeterli olmadığını ve bu beyanların yan delillerle desteklenmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.09.2019 T., 2016/2160 E., 2019/943 K.: Bu karara göre, işveren aleyhine dava açan kişilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi, birbirlerine tanıklık eden kişilerin beyanlarına ise ihtiyatla yaklaşılması ve bu beyanların diğer yan delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Akrabalık veya diğer bir yakınlığın tek başına tanık beyanını değersiz kılmayacağı ancak yine de ihtiyatlı olunması gerektiği vurgulanmıştır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 21.02.2022 T., 2022/1492 E, 2022/2055 K.: Hükme esas alınan bilirkişi raporunun sadece husumetli tanık beyanına dayandığı için hatalı olduğu belirtilmiştir. Davacının kendi ifadesiyle tanık beyanları arasında çelişki bulunması nedeniyle ulusal bayram ve genel tatil alacağının reddi gerektiği vurgulanmıştır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 04.10.2021 T., 2021/9410 E., 2021/13551 K.: Davacı tanıklarının, davalı işverene karşı dava açmış olmaları nedeniyle konumlarının tanıklıklarına duyulacak güveni etkilediği belirtilmiştir. Bu nedenle, tanıklıklarının tek başına yeterli olmadığı ve davacının iddialarını somut delillerle kanıtlayamadığı için taleplerin reddi gerektiği ifade edilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 27.10.2020 T., 2017/17464 E., 2020/13499 K.: Bu kararda, fazla çalışma ve tatil çalışmaları gibi iddiaların ispatında, aynı işverene karşı dava açan husumetli tanıkların anlatımlarına tek başına itibar edilemeyeceği belirtilmiştir. Bu tür tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerektiği vurgulanmıştır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 30.05.2019 T., 2019/4072 E., 2019/12618 K.: Kararda, işverenle husumeti olan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması ve sadece bu beyanlarla sonuca gidilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Bu beyanların diğer yan delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Mahkemenin, aynı davalıya karşı dava açan tanıkların beyanlarına dayanarak karar vermesi hatalı bulunmuştur.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 24.04.2019 T., 2018/8894 E., 2019/9540 K.: Bu kararda, önceki bozma kararının maddi hataya dayandığı belirtilerek, aynı işverene karşı dava açan tanıkların anlatımının abartılı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği ve diğer delillerle desteklenip desteklenmediğine bakılması gerektiği vurgulanmıştır. Eğer iş sözleşmesinde fazla mesai ücretinin ücrete dahil olduğu belirtilmişse, bu durum işverenin fazla mesai yapıldığını kabulü olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda, menfaat birliği olsa dahi tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 24.01.2018 T., 2015/20572 E., 2018/1190 K: Davacıların aynı işyerinde çalışan ve aynı sebeple hak talep eden kişiler olduğu, bu nedenle doğrudan menfaat birliği içinde oldukları ve tanıklık beyanlarına itibar edilemeyeceği belirtilmiştir. Başka delil sunulmadığı için ispatlanamayan alacakların reddi gerektiği ifade edilmiştir.
YAKIN AKRABALARIN TANIKLIĞI
İşçilik alacakları davalarında, işçinin yakın akrabalarının (kardeş, baba, kuzen gibi) tanıklığına itibar edilip edilmeyeceği de önemli bir konudur. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz ise de, işveren aleyhine dava açan kişiler davacı tanığı olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi; birbirlerine tanıklık eden kişilerin beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması ile bu tanıkların beyanlarının diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir. Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 tarihli ve 2015/22-1595 E., 2016/783 K.; 12.09.2012 tarihli ve 2012/2 E. 2012/551 K.; 25.02.2015 tarihli ve 2013/9-1447 E., 2015/854 K. ile 19.03.2019 tarihli ve 2019/22-61 E., 2019/317 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Yargıtay, yakın akrabaların aynı işyerinde çalışmaması ve olayla ilgili fiili görgüye sahip olmaması durumunda tanıklıklarına itibar etmemektedir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 08.04.2021 T., 2021/3708 E, 2021/7774 K.) Tanıklığın görgüye dayalı olması esastır. Tanıkların beyanları duyuma dayalıysa, hükme esas alınması mümkün değildir. Örneğin, tanıkların mesai saatleri hakkında görgüye dayalı bilgi verebilmeleri için, iddia edilen saatlerde kendilerinin de işyerinde bulunmaları gerekir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 17.06.2020 T., 2016/17565 E., 2020/5870 K. sayılı kararında, tanığın davacının teyzesinin oğlu olmasının tek başına beyanına itibar edilmemesi için yeterli bir sebep olmadığı belirtilmiştir.
Yargıtay, akrabaların işyeri çalışanı olması ve fiili görgüye sahip olmaları halinde, beyanlarına ihtiyatla yaklaşılsa da kabul edilmektedir.