01 Blog
05-09-25
2918 SKTK M.111 Kapsamında Yetersiz Ödemelerin İptali Ve Bakiye Zararin Ödenmesi

Trafik kazaları sonrasında taraflar arasında yapılan tazminat anlaşmaları, çoğu zaman gerçek zararı karşılamayabilir veya taraflardan birini haksız yere fazla ödeme yapmış durumda bırakabilir. Türk hukuk sistemi, bu gibi adaletsizlikleri önlemek amacıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun (KTK) 111. maddesinin 2. fıkrası ile taraflara, "yetersiz" veya "fahiş" olduğu açıkça belli olan anlaşmaları belirli bir süre içinde iptal etme hakkı tanımıştır. Bu yazıda, söz konusu hüküm kapsamında yetersiz ödemelerin iptali ve bakiye zararın tahsili sürecini detaylıca inceleyeceğiz.

I. Yetersiz Ödemelerin Hukuki Dayanağı: KTK m.111/2
Madde Metni:
"Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir."
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 111. maddesinin 2. fıkrası, bir kaza sonrası yapılan yetersiz veya fahiş anlaşmaların iki yıl içinde iptal edilebilmesine olanak tanır. Bu hükümle hem zarar gören hem de zarar veren tarafa belirli koşullar altında anlaşmanın iptalini talep etme hakkı verilmiştir.
 

Hükmün Amacı ve Kapsamı:
Bu hüküm, taraflara, objektif bir ölçüsüzlük halinde, anlaşmaya bağlı kalmama imkânı sağlar. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu'nun 36. maddesi uyarınca, bu hüküm yolcu-taşıyıcı arasındaki anlaşmalara da uygulanır. İki yıllık süre, zamanaşımı süresi değil, hak düşürücü süredir. Sürenin geçmesi halinde iptal hakkı sona erer.

II. YETERSİZ ANLAŞMALARIN İPTALİ
1. İptal Talebinde Bulunabilecek Kişiler

Zarar Gören (Müşteri/Tazminat Alacaklısı): Kendisine ödenen tazminatın, sonradan öğrendiği gerçek zararını karşılamadığını (yetersiz olduğunu) anlarsa iptal talebinde bulunabilir.
Zarar Veren (Sorumlu/Tazminat Yükümlüsü): Ödediği tazminatın sonradan gerçek zarara kıyasla çok fazla (fahiş) olduğunu anlarsa, anlaşmanın iptalini ve fazla ödediği miktarın iadesini isteyebilir.

2. İptal Yöntemi ve Usulü
Ayrı Bir İptal Davası Açmaya Gerek Yoktur: Zarar gören, doğrudan tazminat davası açarak, dilekçesinde aynı zamanda yetersiz anlaşmanın iptalini de talep etmelidir. Ayrı bir iptal davası açmak gereksiz ve usuli olarak yanlıştır. 
 

Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30.04.2013 tarihli ve 2012/3873 E, 2013/5911 K sayılı ilamında; “KTK'nin 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Mahkemece, davalı ...'in yaptığı ödeme miktarı KTK 111 maddesi kapsamında değerlendirmeye tabi tutulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklindedir. (Bkz Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2008/2862 E, 2009/682 K )
Defi Yoluyla İleri Sürülebilir: Eğer dava açılırken iptal talep edilmemişse ve davalı taraf "ibraname"yi savunma olarak ileri sürerse, davacı (zarar gören) cevap dilekçesiyle bu anlaşmanın yetersiz olduğunu ve iptalini talep edebilir.
Fahiş Ödemelerde Farklı Usul: Zarar sorumlusunun ödediği miktarın fahiş olduğunu ileri sürerek anlaşmanın iptalini istemesi ve fazla ödemeyi geri alabilmesi için ayrıca bir sebepsiz zenginleşme davası açması gereklidir.

3. İbra Belgelerinin (İbraname) Hukuki Niteliği
Sigorta şirketleri veya zarar sorumlularına verilen ibraname, kesin bir feragat veya ibra belgesi değil, sadece yapılan ödemeyle sınırlı bir makbuz hükmündedir. Sadece ödenen miktarla sınırlı olarak geçerlidir ve zarar görenin kalan alacağını talep hakkını ortadan kaldırmaz. Yargıtay, ibranameyle yapılan ödemenin, zarar verenin hukuki sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmadığını, sadece yapılan ödeme miktarının hesaplanan tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini belirtmektedir.
Sigorta şirketlerinin düzenlediği "geniş kapsamlı" ibranameler, yalnızca sigorta teminatı ve ödenen miktar ile sınırlı olarak geçerlidir. Belgede "maddi-manevi tazminat ayrımı" yapılmamışsa, ödenen miktarın yarısının maddi, yarısının manevi tazminat olarak ödendiği kabul edilir. İbra, hangi zarar kalemi için verilmişse onunla sınırlıdır. Örneğin, yalnızca tedavi giderleri için verilen bir ibraname, ileride ortaya çıkacak sürekli iş göremezlik tazminatı hakkını etkilemez. Zarar görenin, zararın kalan kısmını işleten ve sürücüden talep etme hakkı devam eder.
 

Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 29.01.2025 tarihli ve 2023/1695 E, 2025/1190 K sayılı “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111 inci maddesinin; işletenler ve onların hukuki sorumluluğunu üzerine alan zorunlu mali sorumluluk sigortalarını bağlayıcı nitelikte olduğu, eldeki davanın kasko poliçesine dayalı olarak açıldığı, belirtilen maddenin kasko sigortalarında uygulanamayacağı, taraflar arasında düzenlenen davacı tarafından ihtirazi kayıt konulmayan  ibranamenin geçerli olduğu, bu konuda taraflar arasında ihtilaf olmadığı” şeklindeki ilamında ihtirazi kayıt konulmayan ibranamenin geçerli olduğu ve 2918 Sayılı Kanunu’nun 111 inci maddesinin kasko sigortalarında uygulanamayacağı açıkça belirtilmiştir.

4. Yetersiz Ödemelerin Tazminattan İndirimi
Dava öncesinde yapılan yetersiz ödemeler, yasal faizleri ile birlikte güncellenerek, en son verilere göre hesaplanan toplam tazminat miktarından düşülür. Böylece, geriye kalan bakiye tazminat miktarı belirlenmiş olur.
 

Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 05.06.2012 tarihli ve 2011/8559 E, 2012/7287 K “Dava konusu olayda uyuşmazlık, yargılama aşamasında ibraname alınmış olması ve davadan feragat edilmiş olması noktasında toplanmaktadır. 2918 sayılı KTK.nun 111. maddesindeki tazminat miktarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebileceği hükmüne göre davacı tarafından süresi içinde anlaşmanın iptali istenebilir. Davacının yargılama aşamasında tazminat miktarı belirlenmeden doğmamış hakkından feragat etmiş olması mümkün olmamasına, 2918 sayılı Yasanın 111. maddesi gereğince ödenen tazminat ile aktüerya raporu ile belirlenen miktar arasında açık nispetsizliğin bulunmasına göre ibraname makbuz hükmünde olup belirlenen tazminattan mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.” şeklindedir

III. YETERSİZLİK/FAHİŞLİK KRİTERİ VE İSPATI
1. Objektif Kriter: "Açıkça Belli Olma"

İptal için Borçlar Kanunu'ndaki sübjektif unsurlar (hata, hile, ikrah, zor durumda kalma, düşüncesizlik) aranmaz. Yargıtay kararlarına göre, anlaşmanın yapıldığı günden başlayarak iki yıl içinde bir tazminat davası açılmış olması, davacının anlaşmayla bağlı kalmak istemediğini gösterir. KTK Madde 111'e dayanılarak ileri sürülen geçersizlik talebi için, ayrıca yanılma veya aldatma gibi durumların kanıtlanması gerekmez; yalnızca ödenen miktar ile gerçek zarar arasındaki orantısızlığın saptanması yeterlidir.

Tek kriter, ödemenin gerçek zarara kıyasla "açıkça yetersiz" veya "açıkça fahiş" olmasıdır. Bu tamamen objektif bir değerlendirmedir.
 

Ölçüt: Gerçek zarar ile ödenen tazminat arasında "açık" ve "belirgin" bir farkın (genellikle iki kata yakın veya fazla bir oransızlığın) bulunmasıdır. Bu fark, Yargıtay'ın benimsediği hesaplama yöntemlerine göre tespit edilir.
 

Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 19.06.2017 tarihli ve 2016/14093 E, 2017/6940 K.: “Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK'nin 111. Madde ibranamenin iptali için zarar görene yetersizlik, zarar verene de fahişlik iddiası ile iptal hakkı tanımış, iptal sebebi olarak da objektif bir unsur olarak bu yetersizliğin veya fahişliğin açıkça belli olması halini kabul etmiştir. Bu durumdan anlaşılacağı gibi, maddede aşırı yararlanmayı düzenleyen BK'nin 28. maddesinde öngörülen zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmış olması gibi halleri aranmamış diğer bir deyişle sübjektif unsurlara yer verilmemiş, BK’de öngörülen aşırı yararlanmanın şartları aranmaksızın sadece açıkça yetersizlik veya fahişlik objektif unsurunun yeterli olacağı kabul edilmiştir. KTK.111. maddenin kasko sözleşmelerinde uygulanamayacağı, davacı tarafından, dava dilekçesinde BK'nin 28. maddesine de dayanılmadığı hususu da dikkate alınarak mutabakatname gereği yapılan ödeme kabul edilirken davacı tarafından herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülüp sürülmediğinin araştırılarak ihtirazı kayıt ileri sürülmediyse davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklindeki içtihadında KTK'nın 111. maddesinde BK'nın 28. maddesinde öngörülen sübjektif unsurlara (zorunda kalma, düşüncesizlik, deneyimsizlik) yer verilmemiştir... sadece açıkça yetersizlik veya fahişlik objektif unsurunun yeterli olacağı kabul edilmiştir.

2. Hesaplama Yöntemi ve Yetersizliğin Tespiti
Yetersizliğin tespiti, ödeme tarihindeki verilere göre ve Yargıtay'ın benimsediği hukuki esaslar ve hesaplama yöntemleri çerçevesinde yapılmalıdır. Sigorta şirketlerinin kendi aktüeryal formülleriyle yaptığı hesaplamalar değil, mahkemelerce hukuki olarak kabul gören yöntemler esas alınır.
 

Hesaplamada dikkat edilecek bazı önemli noktalar:
Kusur İncelemesi: Hukuk hâkimi, ceza dosyasındaki kusur raporlarıyla bağlı olmamakla birlikte, maddi olgular ve kesinleşmiş mahkûmiyet veya beraat kararlarıyla bağlıdır. Taraflar ceza dosyasındaki kusur raporuna itiraz ederse, yeni bir bilirkişi raporu alınır. 
Hesaplama Esasları: PMF-1931 yaşam tablosu, progressif rant yöntemi, en son veriler ve asgari ücretler dikkate alınır.
 

Gerçek Kazanç Araştırması: Tazminat hesabına esas kazancın belirlenmesinde, çalışan kişiler için daima "gerçek kazanç" araştırması yapılır. Vergi kayıtları veya gerçek kazancı yansıtmayan ücret bordroları dikkate alınmaz. Güncelleme: Ödenen miktar, yasal faiz oranları üzerinden güncellenerek, güncel hesaplanan toplam tazminattan indirilir.
 

Asgari Ücretin Belirlenmesi: İşi veya kazancı olmayan kişiler (örneğin ev kadınları, çocuklar, yaşlılar) için tazminat hesabı yasal asgari ücretler üzerinden yapılır. Hatta hesap raporu sunulduktan sonra asgari ücrette artış olursa, mahkeme yeni duruma göre yeniden hesaplama talep edebilir.

IV. HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE: 2 YIL
İptal hakkı, anlaşmanın (ibranamenin) yapıldığı (imzalandığı) tarihten itibaren iki yıl içinde kullanılmalıdır. Bu süre zamanaşımı süresi olmayıp, hak düşürücü süre olduğundan, sürenin dolmasıyla iptal hakkı sona erer. Sürenin başlangıcı, davanın açıldığı tarih değil, anlaşmanın taraflarca imzalandığı tarihtir.
 

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 25.03.2025 tarihli ve 2025/3178 E, 2025/4911 K.: “Uyuşmazlık, davalı ... tarafından ZMSS poliçesi ile teminat altına alınan aracın karıştığı trafik kazasında, davacı yayanın yaralanması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. dava konusu kazadan kaynaklı olarak, davacının davalı ... şirketini 18.06.2019 tarihinde yazılı olarak ibra ettiği, eldeki davanın ise 18.12.2021 tarihinde Karayolları Trafik Kanunu'nun 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra açıldığı, davacının talebinin artan maluliyete ilişkin de olmadığı, eksik/yetersiz ödeme iddiasında bulunduğu gözetildiğinde, davalı ... şirketinin davacı ile yapmış olduğu anlaşma (ibra) doğrultusunda tüm borçtan kurtulduğu anlaşıldığından, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekir” şeklindeki ilamda 2 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcının, taraflar arasındaki anlaşmanın yapıldığı (imza altına alındığı) tarihe göre belirleneceği açıkça belirtilmiştir.

WhatsApp Icon